Somali’nin başkenti Mogadişu’da Türk Büyükelçiliği çalışanlarının kaldığı ek bina önünde düzenlenen, 1 polis memurunun şehit olması, 3 polis memurunun da yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının sorumluluğunu El Şebab örgütü üstlendi. Terör örgütü, Somali hükümetini desteklemesi nedeniyle Türk diplomatları hedef aldığını açıkladı.Somali’de son yıllarda istikrarsızlığın en önemli unsuru haline gelen El Şebab örgütü ile ilgili ne gibi bilgiler bulunuyor?
Hareket El Şebaab El Mücahidin
Hareket El Şebaab El Mücahidin (Mücahit Gençlik Hareketi) veya kısaca El Şebab , (Gençlik) 2006 yılında ABD’nin desteklediği Etiyopya silahlı kuvvetlerinin ve geçici federal hükümetin tamamen dağıttığı İslami Mahkemeler Birliği kaynaklı bir örgüt.
El Şebab, 2003-2004 yıllarında selefi görüşlü genç İslamcıların örgütlenmesi olarak ortaya çıktı. 2006 senesine kadar faaliyeti çok göze çarpmayan El Şebab, İslami Mahkemeler Birliğinin dağılmasının ardından “işgalci” olarak tanımladığı dış güçlere ve Geçici Federal Hükümet’e destek veren Yemen, Mısır, Fars körfezi ülkelerine karşı aktif silahlı mücadele başlattı. 2010 yılının ortalarında El Şebab Somali topraklarının neredeyse yarısı üzerinde kontrol sağladı ve hükümet güçleri ile Mogadişu’daki Afrika Birliği barış gücüne karşı aktif saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Mogadişu üzerinde kontrolü ele geçirmeyi başaramayan El Şebab Ağustos 2011’de kendi güçlerinin büyük kısmını başkentten geri çekmek zorunda kaldı, ama halen Somali’nin güney ve merkez eyaletlerinin önemli kısmı terör örgütünün kontrolünde…
El Şebab yöneticileri, kendi amaçlarını Somali halkını yabancı ordulardan ve onların “uşaklarından” kurtarmak, Somali’de Selefilik ilkeleri çerçevesinde ve şeriat kuralları ile faaliyet gösteren İslam devleti kurmak, tüm Afrika Boynuzu ülkelerinde ve onun sınırları dışında “gerçek” İslam’ın yayılmasını sağlamak olarak açıklıyorlar.
Somali’nin merkezi ve güneyi El Şebab’ın kontrolü altında
Örgüt, kontrolü altındaki bölgelerde 8 İslam vilayeti kurmuş: Benadir, Benadir, Orta Shabelle, Aşağı Shabelle, Bay ve Bakool, Hiraan, Galgudud, Juba ve Gedo. Kaynaklara göre, tüm bu vilayetlerde şeriat kuralları geçerli ve yerel halkın en küçük direnişi bile sert şekilde bastırılıyor. Bu bölgelerde yaşanan kuraklığa rağmen, El Şebab, Dünya Gıda Programı ve diğer batılı yardım kuruluşlarının kendi kontrolü altındaki vilayetlerde faaliyetine izin vermiyor. Batılı ülkelerin insani yardım kılıfıyla casusluk faaliyetlerini gerçekleştirmek istediklerini iddia eden El Şebab liderleri İslam ülkelerinin ve teşkilatlarının yardımlarını ise geri çevirmiyor ve Arap ülkeleriyle ticareti genişletiyor.
Örgütün en önemli ideolojik düşmanı Ehli Sünnet vel’Cemaat
El Şebab, Somali toplumunda geleneksel olarak ciddi desteye sahip olan Sufi örgütü Ehli Sünnet vel’Cemaat’i kendisinin en önemli ideolojik düşmanı olarak görüyor. El Şebab’ın Benadir, Orta ve Aşağı Shabelle vilayetleri üzerinde kontrolü sağlamasıyla birlikte bu bölgelerde yüzlerce sufi ulemanın ve onların taraftarlarının tutuklandığı veya kaybolduğu, onlarca saygın imamın mezarının dağıtıldığı bildiriliyor.
Yıllık gelir 70-100 milyon dolar
Terör örgütü ekonomik olarak kontrolü altında bulunan bölgelerden topladığı haraçlarla ayakta duruyor. El Şebab, her şeyden ve her kesten - iş adamlarından, ithalattan, ihracattan, askeri ihtiyaçlar için toplanan paradan, toplanan zekattan haraç alıyor. Bunun yanı sıra, ABD, Kanada ve Batı Avrupa’da yaşayan Somalililer de örgüte bağışta bulunuyorlar. Örgüt, finans durumunu Harardere sahillerinde sağladığı destek sayesinde yakaladığı yabancı gemi ve mürettebattan fidye toplayan Somali korsanlarından aldığı haraçla da iyileştirmeye çalışıyor. Örgütün yıllık geliri 70-100 milyon dolar olarak değerlendiriliyor. 2011 yılında El Şebab’ın yurtdışından gelen yardımların azalması, Mogadişu’nun en önemli pazarı üzerinde kontrolü kaybetmesi ve kontrolü altındaki bölgelerde yaşanan kuraklık nedeniyle mali açıdan zorlandığı iddia ediliyor.
Militan sayısı 14 binden fazla
El Şebab’ın sosyal tabanını gençler oluşturuyor – büyük çoğunluğu eğitimsiz ve işsiz olan gençler ya örgüt propagandası sonucu gönüllü olarak, ya da zorla teröristlerin sırasına katılıyor. Örgüt, eylemlerinde özel eğitimden geçmiş genç kadınları ve yaşlı erkekleri de kullanıyor. Her ne kadar “Müslüman ümmetinin birliği” ile ilgili beyanlarda bulunsa bile, El Şebab’ın silahlı birliklerinin büyük çoğunluğunun oluşmasında etnik faktör önde geliyor. Örgütün silahlı birliklerinin %30’dan fazlası Rahanwein kabilesinin (Digil ve Mirifle) temsilcileri oluşturuyor. Mücahitler arasında Darod ve Havie kabilelerinin temsilcilerinin oranı da hayli yüksek - %20 civarında. En az temsilcilik ise Dir kabilesine ait (%12).
Somali vatandaşlarının yanı sıra, El Şebab örgütü bünyesinde Kenya, Sudan, Yemen, Irak, Afganistan, Pakistan’dan gelen yüzlerce yabancıyı ve ABD, Kanada ve Batı Avrupa ülkelerinin vatandaşları olan Somalilileri de bulunduruyor. Onların bir kısmı örgüte kamikaze olarak yetiştirilmek üzere alınıyor. El Şebab üyelerinin sayısının 14 binden fazla olduğu bildiriliyor.
Konumunu korumak için El Kaide ile birleşti
Ekim-Kasım 2011’de Kenya ve Etiyopya silahlı güçlerinin El Şebab’a yönelik operasyonları sonrası örgüt, tamamen gerilla savaşı taktiği yürütmeye başladı. Askeri operasyonların artması sonucu örgüt liderleri ülkede kendi konumlarını güçlendirmek için yeni yollar arayışına girdiler.
El Şebab , Şubat 2012’de resmen El Kaide terör örgütü ile birleştiğini ilan etti. O zamana kadar da El Şebab’ın El Kaide ile yakın ilişkiler içerisinde olduğu ve uluslararası terör örgütünün Doğu Afrika’daki kolu olarak faaliyet gösterdiği biliniyordu, ancak 2012’de birleşme ilk kez birinci ağızdan ve resmen ilan edildi. Bu birleşme ilanı El Şebab militanlarının moralini yükseltme ve örgütü uluslararası düzeye çıkararak yurtdışından finans yardımı alma imkanlarını arttırma çabası olarak yorumlandı.
(GÖNÜL ŞAMİLKIZI)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder