Özgürlük Radyosu'nun Kırım'la ilgili özel projesi olan Krım.Realii (krymr.com) Kırım Tatarlarının işgal altındaki yaşamını yansıtan bir izlenim yazısı yayınladı.
Kırım'ın kuzeyindeki Krasnoporokopsk iline bağlı Dolinka (Tatarca - Küçük Mamçık) köyünde yaşanan bir olayın izini takip eden Krım.Realii muhabiri Anton Mesnyanko'nun izlenimleri Kırım Tatarlarının durumunu gözler önüne seriyor:
Tatarlar dayanmaya hazır
Kırım
bozkırında kimliği belirsiz kişiler otobüs durağına Ukrayna bayrağı çizdi. Bunun ardından “vandalları” ve “aşırılıkçıları”
arayan Kazak (kozak) birlikleri Kırım Tatarlarının evlerine baskın düzenledi.
Kozak ataman
incelemelerin Kırım Tatar nüfusun kendisini koruma amacı taşıdığını iddia
ediyor. Tatarlar ise şapkalı aktivistlerin evlere düzenlediği baskınların Kırım’ın
Rusya tarafından ilhak edilmesinden sonra Tatarların karşılaştığı sorunlardan
oluşan buz dağının görünen kısmı olduğunu bildiriyor.
İdeal kumaş gibi pürüzsüz bozkırı Kuzey Kırım kanalının ince yatağı kesiyor. Yarım asır
önce inşa edilen kanal yarımadanın büyük kısmına Dinyeper nehrinin
suyunu iletiyordu. Ancak yaklaşık iki yıldır kanalda su yok – Kırım’ı Rusya
aldıktan sonra Ukrayna hükümetinin kararıyla su akışı durduruldu.
Kanalın beton
dibini yabani otlar bürüdü, bazı yırlırinde ise çöp toplanmış durumda.
Kırım susuz
kalınca yarımadanın kuzeyindeki tarım işletmelerinin büyük çoğunluğuna daha
uzun süre faaliyetlerini sürdürmeyi emrettiler.
Ancak yerli kuyu ve çeşmeler insanlara zar-zor yetiyor. Kırımlılar tarım
arazilerini sulamayı ise unutmak zorunda kaldılar.
Yerli
sakinlerden Saniye Ametova “Çok büyük pirinç tarlalarımız vardı. Kırım pirinci
bütün Ukrayna’da meşhurdur. Ama kanal kapatıldıktan sonra bütün çiftlikler
kapandı. Elbette, insanlar bundan memnun kalmadı. Çoğu kişi işsiz kaldı ve
gitti” diye anlatıyor.
Evinin
bulunduğu Krasnoperekopsk iline beğlı Orlovsk köyünde ve çevre ilçelerde herkes
Saniye Ametova’yı tanıyor. Ametova, Krasnoperekopsk
Bölgesel Kırım Tatar Meclis Başkanı. Kırım Tatarlarının kanalın kapatılmasını nasıl
karşıladığına ilişkin soruya hiç düşünmeden cevap veriyor: “Bizim için zor olsa
da bu kararı destekliyoruz. Tatarlar dayanmaya hazır”.
Görünen o ki
yerli tatarlar son birkaç yılda sabretmeye alışmış. Anlattıklarına göre, Rusya’ya bağlanan Kırım’da sürekli engellerle
karşılaşıyorlar.
Köy durağında Ukrayna renkleri
Son olay
Yılbaşına 3 gün kala yaşandı.
27 Aralık’ta
Dolinka köyüne dönüşteki otobüs durağının karşısına birisi Ukrayna bayrağı çizdi. Aynı zamanda yaya
geçişi ve trafik işaretleri de sarı-mavi renklere boyandı. Yolun tam ortasına “Krım-Ukrayna”
sloganı yazıldı.
Yerli halk
siyasi grafitileri ancak ertesi sabah şapkalı ve kamçılı Kozaklar Dolinka
sokaklarında dolaştığında duydu. Kozaklarla
birlikte köye polis ekibi de geldi.
Dolinka
sakini Emine “Ben bu durağı hiç görmedim ve ne olduğundan bile habersizdim. Otoyolu
yalnız pazara gittiğimde çıkıyorum. O gün ise evdeydim” diye anlatıyor: “Serada
maydanoz topluyordum. Yeğenim Ayder üzgün halde geldi. Üç polisin evine geldiğini
ve “o resimleri sen mi çizdin” diye sorduğunu anlattı. Ayrıca Rusya armalı bir araç da gelmiş, içinde de kozaklar.
Onlar da “senin bahçene gireceğiz, belki boya izi bulunur” demişler”.
Sonra polis
girmiş, avluda dolaşmış, herşeye bakmış. Kendilerine her yeri inceleme emri
verildiğini söylemişler.
Tatar evlerine Kozak baskınları
Emine’nin
küçük, ama Tatar usulü misafirperver evinin verandasında oturuyoruz. Masada
helva, kek, kendi bahçesinden tatlı nar ve diğer lezzetler var. Kozak baskınıyla
ilgili görüşlerini paylaşmak için onlarca Dolinka sakini Emine’nin misafir
odasına toplanmış.
Kadınlardan
biri anlatıyor: “Kalabalık bir Kozak grubu geldi. Gruplara ayrılarak sokaklarda
dolaşmaya ve karşılarına çıkan herkese ne bildiklerini ve ne duyduklarını
sormaya başladılar. Belki bazı ailelere de sormuşlar, bunu bilmiyoruz. Bizim
sokağa iki kozak geldi, onları gördüm, ama bana yaklaşmadılar. Kırım Tatar
bayraklarının bulunduğu evlerde duruyorlardı. Sonra “Mariya” adlı dükkana gittiler. Ben
kendi arkadaşlarımı aradım ve oraya gittik – çünkü bu köyde yaşıyoruz.
Mağazanın önüne Rusya’yı destekleyen Rusça konuşan gençler toplanmıştı. Onlar kendi tahminlerini
yürütüyorlardı: “Belki de Arsen yapmıştır”, “belki de Ayder yapmıştır” gibi…”
20
yaşlarındaki Bilal kozakların onun evine de geldiğini anlatıyor. Ancak o,
çağrılmamış misafirleri evine bırakmamış, ancak onlar çitin üzerinden bahçeye
bakmışlar: “İki kozak geldi, fotoğraf çekmeye başladılar. Önce bayrağı, sonra
bizi çektiler. Neden bayrak astığımızı, o bayrağa ne ihtiyaç olduğunu sordular.
Gece ne olduğunu görüp görmediğimi sordular. Sonra polis geldi, nerede olduğuma, ne
yaptığıma ilişkin açıklayıcı yazı yazmamı talep etti. Daha doğrusu,
ben söyledim, o yazdı, ben de imza attım. Ben evde olduğumu, uyuduğumu, biryeş
görmediğimi söyledim. Çoğu kişiden böyle ifade almışlar”.
Abdurahmanovların
bahçesinde de Kozaklar uzun süre Kırım Tatar bayrağını fotoğraflamışlar.
Evlerin birinde ise “sakallı amca” 6 yaşındaki küçük bir çocuğu ciddi şekilde
korkutmuş.
Emine, “Neden bunu yapıyorlar? İnsanları neden
korkutuyorlar? Putin Kırım’da üç ana dil olduğunu söylüyordu. Biz Tatarlar de burada, evimizde kendi
sembollerimizi kullanma hakkına sahibiz” diye itiraz ediyor. Emine’ye göre,
kozaklar Dolinka sakinlerini korkutmak ve sessizleştirmek için gelmiş.
Bölgesel
Meclis başkanı Saniye Ametova’ya göre,
kozaklar 9 evde inceleme yapmış ve sokakta çok sayıda insanı korkutmuş. “Aramalara
ilişkin herhangi bir belge de göstermediler” diye de ekliyor.
Sürgünü anma mitingine katılanlar takip ediliyor
Dolinka
imamı Yunus Nemetullayev aramaların özellikle Kırım Tatarlarının sürgününün 71.
Yıldönümü ile ilgili yas mitinginde görülen kişilerin evlerinde yapıldığını
bildiriyor. Yunus geçen 18 Mayıs’ta komşuluktaki Voinka köyünde bulunan sürgün anıtının
önündeki mitinge gittiğini söylüyor. O mitingde kozaklar ve polis sonradan kimliklerini
belirlemek için bütün katılımcıların fotoğrafını çekmiş: “O adamların hepsi
kayıt altına alındı. Baskınlarda da mitig aktivistlerinin evlerine öncelik
verildi. Mitinge gitmeyenlerin evlerine gitmediler”.
Bu arada. Söz
konusu gösteriyi organize eden Sametov ve Nemetullayev’e daha sonra izinsiz
gösteri düzenleme gerekçesiyle 10 bin ruble ceza kesilmiş. Oysa gösteri
izinliymiş…
Kozakların
ve polislerin baskınından bir gün sonra
Dolinka köyünün bağlı olduğu Novopavlovsk köy konseyinden yol çalışma
ekibi gönderilmiş ve duraktaki ve yoldaki bayrak resimleri boyanmış. Ancak
halen mavi boyanın izleri yolda duruyor. Durağın yanı başında ise üzerinde ne
olduğu anlaşılmayan bir cihaz bulunan iki metal direk dikilmiş. Yerli sakinler
bunun gözlem kamerası olduğunu bildiriyor.
Dolinka’nın
tatar sakinlerinin şaşkınlığına ve itirazına neden olan durum yerel bürokratlar ve aktivistlerin Ukrayna bayrağı için alarma geçmesi. Zira
yeni Kırım Anayasasına göre Ukraynaca, yarımadada devlet dili statüsüne sahip.
Ayrıca, sokak yaratıcılığını Kırım
Tatarlarının yaptığına ilişkin herhangi bir işaret yok. Otobüs durağının duvarında hatta badanadan
sonra bile Kırım Tatarlarının milli sembolü olan tarak-tamganın izleri
görünüyor – ancak o, çok daha önceden çizilmiş.
Emine, “Yeni
çizilen bir Kırım tatar sembolü yok, yalnız Ukrayna sembolleri çizilmiş. Ancak
nedense sadece bizi inceliyorlar. Oysa burada Ukraynalılar da yaşıyor. Ancak
bunlar zannediyor ki, Ukrayna’dan yana bir şey varsa, demek ki yapan Tatardır.
Tabi ki bu benim için çok hoş bir duygu, ancak yine de tuhaf” diye şaşkınlığını
ifade ediyor.
Köy
sakinleri, Kozaklarla görüşmeden sonra ne yerel yönetime, ne de insan hakları
savunucularına başvurmuşlar. “Gidecek kimse yok” diyorlar. Yalnız gazetecilere
ve Ukrayna anakarasında bulunan Meclis üyelerine baskınla ilgili bilgi veren
Saniye Ametova’yı bilgilendirmişler.
Dolinka’daki
baskınla ilgili haberlerin İnternette duyurulması Voinka’dan gelen kozakları az
kızdırmamış. Kozak ataman Anatoli Yakovlev’in duruma tamamen farklı bakışı var.
Yakovlev’e göre, kozaklar Rusları, Ukraynalıları ve Kırım Tatarlarını
aşırılıkçılığın ortaya çıkmasından korumak için Dolinka’ya gitmişler:
“Birincisi, belediye başkanının bize müracaatı vardı. İkincisi, bu, artık bizim oturmuş bir
pratiğimiz. Nerede bir “gürültü” veya istikrarsızlık ocağı varsa, biz oraya
kendi adamlarımızı gönderiyoruz. İnsanların, kozakların milletler arası gerilim
ocaklarında ne Slavlara, ne Kırım Tatarlarına baskı yapmadığını görmelerini ve
anlamalarını istiyoruz”.
Yakovlev
Özgürlük Radyosu muhabiri ile konuşmasında kozakların baskını sırasında
herhangi etnik milli sembollere bakmaksızın bütün adreslere gidildiğini,
insanların herhangi endişesinin veya tahmininin olup-olmadığının sorulduğunu
söyledi. Yakovlev’e göre, konuşmalar
sadece Tatarlarla yapılmamış, bütün köy sakinleri ile yapılmış: “Bizde ulusal
bazda bölünme yok”.
Atamanın
iddiasına göre, Kırım Tatarları otobüs durağında Ukrayna sembolünün ortaya çıkmasını
olumsuz karşılamışlar ve bunu yapanları ortaya çıkartmak ve gelecekte böyle
olayları önlemek için kozaklarla birlikte bölgede nöbet tutmak niyetlerini
ifade etmişler: “Biz Tatarların büyük çoğunluğu ile dostluk ilişkileri
içerisindeyiz. Bütün köy bizim onlarla nasıl kucaklaştığımızı gördü. Ukrayna
basınında yazılanlar gerçeği yansıtmıyor. Köy sakinleri bize karşı hiçbir
direniş göstermediler. Yalnız şapkası yanan hırsız korktu”.
Yakovlev
kozakların her zaman yasal yöntemlerle
faaliyet gösterdiğini söylüyor. Onun sözlerine göre, baskın sırasında da
kozaklar oldukça kibar davranmışlar, Kırım tatar temsilcilerine de kardeşçe ve
dostça yaklaşmışlar. Kozaklarla ilgili polise ve savcılığa şikayet gitmemiş.
Yerel sakinlerin Tatar bayraklarının evlerde asılmasıyla otobüs durağındaki
olay arasında bağlantı olmadığına ilişkin açıklaması da Kozakları tatmin etmiş.
Kozak
temsilcisi, Ukrayna bayrağının çizilmesini Vandalizm ve holiganlık olarak
değerlendiriyor ve bunun istikrarsızlık oluşturmaya yöneldiğini söylüyor. Atamana göre, Kırım Tatarlarına ilişkin tek
sorun onların Rusya yönetiminin takibinde olan Lenur İslamov, Refat Çubarov ve
Mustafa Kırımoğlu’nun çok güçlü etkisi altında bulunmaları….
"Mağazadaki Rus satıcı tatarlara "Otomatik silah verselerdi, hepinizi kurşuna dizerdim” diyor".
Ancak Kırım
Tatarlarının Rusya Kırımındaki tek sorunu Kozak baskınları değil. Emine’nin
anlattığına göre, diğer istenmeyen olay durak krizinden bir hafta önce
yaşanmış. Yerli Tatarlardan Dilaver İbrahimov kendine yeni ev yapmış ve evin
girişine de iki Kırım Tatar bayrağı dikmiş: “Sonra kolluk kuvvetleri
temsilcileri onun evine gitmişler ve neredeyse terör örgütü kurmakla
suçlamışlar. İlk kez Dilaver’i uyarmışlar ve bayrağı indirmeye zorlamışlar”
Kırım
Tatarlarına sadece kolluk kuvvetleri ve kozaklar değil, hem de köydeki
komşuları ayrımcılık uyguluyor. Dolinka’da yaklaşık 200 aile yaşıyor. Onlardan
üçte biri Kırım Tatarı, geri kalanı ise Ruslar ve Ukraynalılar. Slavların büyük
çoğunluğu Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını destekliyor, Kırım Tatarlarının büyük
çoğunluğu ise desteklemiyor.
Daha önce
iç-içe yaşayan farklı etnik gruplar arasındaki siyasi görüş ayrılıkları
nedeniyle düşmanlık yaşanıyor.
Emine’nin
evine gelen kadınlardan birisi anlatıyor: “Daha önce dostça yaşıyorduk,
bir-birimizin evine davetsiz gidiyorduk. Şimdi böyle bir şey yok. Çoğu Ruslar
bizimle konuşmuyor. Onlar zombileşmiş
televizyon kanallarını izliyorlar, propagandaya uyuyorlar. Dükkandaki satıcı
bize “Otomatik silah verselerdi, hepinizi kurşuna dizerdim” diyor. Bana göre,
bunu ancak hasta birisi söyleyebilir”.
"Referandum öncesi kapılarımız işaretlenmişti"
Saniye
Ametova ise şunları söylüyor: “Referandum öncesinde Kırım Tatarlarının
evlerinin kapılarına işaretler koyuyorlardı. Burada Kırım Tatarlarının
yaşadığını belirtmek için. Sonra bu konuda sorunumuz olmadı. Ancak herhalde
daha sonra herhangi bir hareketlenme olursa, kimin üzerine gideceklerini bilmek
için bunu yaptılar.”
Dolinka’daki
Tatarlar 2014’te Kırım’ın statüsüne ilişkin referanduma katılmamış. Onlar
oylama sonuçlarının sahte olduğunu düşünüyor.
Tatarların hesabına göre, onların ilinde sandığa halkın üçte biri gitmiş
ve onların neredeyse yarısı yarımadanın Ukrayna’da kalması için oy
kullanmış. Rusya’nın açıkladığı
sonuçlarda ise katılımın yüzde 90 olduğu ve onların da yüzde 90’nın Rusya’ya
bağlanmadan yana oy kullandığı iddia edilmiş.
Köy
sakinleri Kırım’ın ilhakına karşı çıkıyor. Moskova yönetimi altında hayat onlar
için tamamen koyu tona bürünmüş. Mevcut Rusya iktidarını ise totaliter rejim
olarak görüyorlar.
"Yanukoviç dönemi kötüydü, şimdi bin kat daha kötü"
Çeşitli
bayraklar altındaki yaşamlarını kıyaslayan Kırım Tatar kadınlarından birisi
şunları söylüyor: “Yanukoviç döneminde toprak üzerindeki haklarımızı resmiyete
dökmek zorlaştı. Şimdi ise çok daha zor. Ukrayna zamanında çok evrak
isteniyordu, anlamsız şeyler vardı. Şimdi ise daha da kötüleşti, her yerde
bürokrasi var. Biz o zaman Ukrayna’nın kötü olduğunu söylüyorduk. Ancak şimdi
bin kat daha kötü durum. Ukrayna zamanında
en azından özgürce konuşuyorduk, haklarımız için özgürce mücadele ediyorduk,
her kuruma müracaat ediyorduk ve korkmuyorduk. Rusya’da ise bizi korkutuyorlar,
her taraftan baskı yapıyorlar”.
Ametova’nın
anlattığına göre, iktidar insanların dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştırmak
için mümkün olan herşeyi yapıyor: “İnsanların kafasını karıştırıyorlar. Bütün
Kırım tatarlarına emekli maaşlarına 500 ruble zam yapmak ve elektrikle su
ücretinde imtiyaz sağlamak için rehabilitasyona ilişkin belgelerini
toplamalarını önerdiler. İnsanlar başka
hiçbir şey düşünemeden dört ay deli gibi
sağa-sola koşturarak belge topladılar.
Ama en sonunda imtiyaz yalnız üç kişiye verildi”
Dolinka’da
Kremlin’in Kırım’ın baskılara maruz kalan halklarının çıkarlarının korunması
politikasının sonuçları da hissedilmiyor. Tam tersi, herşey daha da kötüleşmiş:
“Bütün Kırım Tatar okullarını Rus okulları ile değiştirdiler, Kırım Tatar
dilini ise sınırladılar. Gazetelerimizi kapattılar, dergilerimizi kapattılar,
televizyonumuzu kapattılar. Ukrayna zamanında insanlar kaybolmuyordu. Şimdi
kayboluyor ve daha da önemlisi, onları kimse aramıyor”.
"Putin kim oluyor da benim bu tarihi anmamı yasaklıyor?"
Köy
sakinleri daha önce sürgün yıldönümünde gösteri düzenlemekle ilgili herhangi
sorunla karşılaşmadıklarını hatırlatıyorlar. Şimdi ise miting organize edenler
takip ediliyor.
Saniye
Ametova “Bana gelip “”18 Mayıs’ı unut” diyorlar. Ben bu tarihi nasıl
unutabilirim? Putin kim oluyor da benim bu tarihi anmamı yasaklıyor?” diye
tepkisini dile getiriyor.
Ukrayna
zamanında olduğu gibi şimdi de bölgesel meclisin resmi statüsü yok. Ama Ukrayna
zamanında yerel yönetimler Meclis’in çalışmalarını engellemiyordu. Hatta tam
tersi, köy kulübünü meclisin toplantıların yapılması için ayırmışlardı. Şimdi
ise Tatar konseyi yarı gizli faaliyet gösteriyor ve sürekli FSB’nin baskısını
hissediyor. Kırım Tatarlarının hatta 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde bile
toplanmasına izin verilmiyor.
Sohbetin en
sıcak yerinde ev sahibi şimdi grafiğe göre elektriklerin kesileceğini
hatırlatıyor. Zira Kırım halen elektrik ablukası altında. Ancak bu
gerçekleşmiyor: belli olmayan sebepten o gün Dolinka’da elektrikler kesilmiyor.
"Ablukayı yüzde yüz destekliyoruz. Geçici zorluklara hazırız”
Kırım
Tatarları ablukayı destekliyor. Dolinkalılar “Gıda ve enerji ablukasına çok iyi
bakıyoruz. Yüzde yüz destekliyoruz. Çünkü Kırım’ı bir şekilde geri almak lazım.
Geçici zorluklara hazırız” diyorlar.
Bu arada,
hatta en “karanlık” günlerde bile Dolinka’da birkaç saat elektrik olmuş. Kimse
jeneratöre ihtiyaç duymamış. Köylülerin anlattığına göre, köyün elektriği
Kahovka tarafında bulunan Krımskiy Titan fabrikasının 220 megawattlık hattından
geliyor. Krimskiy Titan, Doğu Avrupa’nın en büyük titanyum dioksit üreticisi ve
sahibi Ukraynalı. Bu nedenle de abluka organizatörleri ile fabrika sahipleri
anlaşarak abluka sırasında elektriğin kesilmemesini sağlamışlar. Bu nedenle
Dolinka da ablukanın sonuçlarını çok hissetmemiş.
"Kırım'dan başka vatanımız yok"
Ancak ne
günlük, ne siyasi zorluklar köyle hiçbir Kırım tatarının yarımadayı terketmeye
ve Ukrayna ana karasına geçmeye zorlayamamış.
Yalnız 26 Şubat davası (O gün Kırım parlamentosunun önünde Kırım Tatar
aktivistler ile “halk koruma güçleri” arasında gerilim yaşanmıştı) çerçevesinde
yargılananlar ve hapis tehlikesi bulunanlar gitmek zorunda kalmış.
Hatta
Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasına en sert şekilde karşı çıkanların bile çift başlı
kartal şekilli pasaport almış – zira onsuz hiçbir yere başvurmanın imkanı yok.
Tatarları Kırım’ı kendilerinin tek vatanı adlandırıyor ve bu nedenle
yarımadanın şu an kimin kontrolü altında olmasına bakmaksızın Kırım’dan
ayrılmak istemiyor.
Saniye
Ametova “Bizim halkımız kendi tarihi vatanında. Geri kalanı bizi
ilgilendirmiyor. Biz kimseyle kavga etmiyoruz. Kendi evimizde olduğumuzu
biliyoruz” diyor.
Emine de
onun söylediklerini tekrarlıyor: “Bizi Kırım’dan irademiz dışında sürgün
ettiler. Buraya, evimize 1987 senesinde döndük. Buradan nereye gidelim?”
Ayrıldığımız
sırada ise Emine, kendisini milli sembolle birlikte fotoğraflamamızı istiyor:
“Ben hiçbir zaman ne Ukrayna bayrağını, ne Rusya bayrağını kaldırmayacağım.
Onlara saygı duyuyorum, ama benim bayrağım benim için çok kıymetli. Ben hep
kendi bayrağım altında yaşadım ve yaşayacağım”.
Kaynak: http://ru.krymr.com/content/article/27485622.html
Sağ ol, əlinə sağlıq. Bu yazını ingiliscəyə çevirib paylaşmaq gərək, qoy bütün dünya bu xalqın nələr yaşadığını duysun
YanıtlaSilTeşekkürler....
Sil