9 Ocak 2018 Salı

DERDİ AZERBAYCAN OLAN ADAM - MEHMET KENGERLİ


Büyük Adamdı, Büyük Azerbaycanlıydı Mehmet Kengerli.  Kelimenin gerçek anlamıyla Büyüktü, kelimenin gerçek anlamıyla Azerbaycanlıydı. Yaşamıyla, mücadelesiyle, 94 yaşına kadar hiç unutmadığı gelenekleriyle, töreleriyle, her lehçesine bile vakıf olduğu diliyle, dünyadan göç ettiği güne kadar yaşattığı değerleriyle…




Karabağlıydı Mehmet Kengerli.  “10 Ocak 1914’te Karabağ’da doğdum” diyordu kendi yazdığı biyografisinde. 

14 YAŞLI GİZLİ MÜSAVATÇI 

Siyaset ve istiklal mücadelesinin içine girdiğinde daha 14 yaşındaydı. 1928 senesinde Azerbaycan Milli Müsavat Halk Partisi’nin yeraltı teşkilatlarından olan “Genç Azer” harekatına katılmıştı. İlk görevi Karabağ’ın Akdere, Terter, Berde, Ağdam illerinde Rus kuvvetlerine karşı gizli faaliyet gösteren “Müsavat” Partisi grupları arasında kuryelikti…


Rus işgal kuvvetlerine karşı Karabağ’da çıkan halk ayaklanmasına yakınlarının katılması nedeniyle ilk, orta ve lise tahsilini değişik okullarda bitirmiş,  1933 yılında Tıp Fakültesinin Rusça bölümünü kazansa da daha önce öğrenci hareketlerine katıldığı için kaydını sildirmişti. Ardından aile dostlarının yardımı ile Leningrad Askeri Tıp Akademisi’ni girerek 1939 senesinde doktor olarak mezun olmuştu.

Sovyet Ordusunda Dr.Yüzbaşı rütbesi ile görevdeyken, Kasım 1939’da patlak veren Sovyet-Fin savaşında Primorsk’dan cepheye sevkedilmiş, 19 Şubat 1940’ta Kotka şehri civarıda Finlilere esir düşmüştü. Birkaç hafta sonra karşılıklı esir değişimi çerçevesinde iade edilmişti, ancak artık Ruslar için “şüpheli”ydi. Novgorod’a götürülerek “neden esir düştün” diye sorgulanmış, takibe alınmıştı…

 1940 senesi Ağustos ayının ilk haftasında Sovyetlerin Baltık Ülkelerine karşı başlattığı harekatta Estonya’nın Tartu şehrine gönderilmiş, daha sonra Viljandi’ye, oradan Purnu’ya, Eylül 1940’da  Letonya’nın Sigulda kasabasına, kısa bir süre sonra da Belarus’un Gomel kentine sevkedilerek yerli halkla temas ettiği gerekçesile işgal altındaki bölgelerden uzaklaştırılmıştı.

KIRIM YARASI

1941’de Rus-Alman Savaşının başlamasından sonra ağustos ayında İran’a gönderilmiş, kısa süre sonra ikinci bir emirle geri çekilerek Kırım Cephesine sevk edilmişti.
Onu en çok yaralayan ve Sovyet Ordusundan kaçmayı düşündüren olay da Kırım’da yaşanmıştı.

Şubat 1942’de Feodosya yakınlığındaki bir köyde rejim aleyhtarı 15 Kırımlı mücahit cephe arkasında herkesin gözleri önünde Stalin’in Kırım’a büyük yetkilerle gönderdiği Yahudi asıllı Mehlis’in hain kurşunları ile şehit edilmişti.
Sarsılmıştı Dr.Yüzbaşı Mehmet Kengerli  bu olaydan. Almanların tarafına geçmeyi düşünmüş, fakat buna lüzum kalmadan Almanların Yıldırım Taarruzu sonucu, yaralı olarak esir düşmüş, Berlin’in banliyölerinden Wustrau’ya götürülmüştü.

RESULZADE İLE KARŞILAŞMA

Kader, 14 yaşında Karabağ’da Gizli Müsavat teşkilatı için kuryelik yapan Kengerli’nin karşısına Müsavat’ı ikinci kez bu uzak Avrupa toprağında çıkartmıştı. O dönem Berlin’de bulunan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucusu, Müsavat Partisi lideri Mehmet Emin Resulzade ile tanışmıştı.  6-9 Kasım 1943 ‘de Almanlar tarafından Berlin’de düzenlenen Azerbaycan’ın Sivil ve Askeri Örgütlerinin Birinci Kurultayına “müşahit” sıfatıyla katılmış, istiklal mücadelesi içerisinde kendisini yetiştirmeye başlamıştı.

Ardından Ukrayna’nın Herson, Nikolayev ve Odessa şehirlerinde Almanlar tarafından kurulan Sahra Hastanesinde göreve gönderilmiş, kısa süre sonra Romanya’nın Köstence şehrine gönderilmişti. Resulzade ile yolları ikinci kez burada kesişmişti. Resulzade o dönem Türkiye’nin Bürkeş Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöver’in rezidansında misafir olarak kalıyordu…

1944 yılında Romanya Kralı aleyhine başlayan ayaklanma hareketinden sonra Macaristan’a geçen Kengerli, Platonsee-Platon Gölü yakınındaki Balkardi bölgesinde bir hava saldırısında yaralanmış, Avusturya’nın Graz kentinde tedavi edildikten sonra Mayıs ayının ilk haftasında Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin eline geçmişti.

İSTİKLAL YOLU

1946 senesinde Kengerli artık Azerbaycan istiklal mücadelesinin aktif fertlerinden birisiydi.  Mehmet Emin Resulzade’nin talimatı üzerine  Münih’te başkanlığını üstlendiği  “Azerbaycan Demokrat Birliği”ni kurarak, Almanya’da bulunan 
Azerbaycan Türklerinin  Türkiye’ye gelmeleri için çaba gösteriyordu.

1947 yılının kışında Almanya’nın Mittenwald Toplama Kampında bulunan 101 Azerbaycan Türkü’nün Almanlar tarafından zorla göçe tabi tutulan milletlerden sayılamayacakları ve Sovyetler Birliği vatandaşları oldukları gerekçesi ile Ruslara teslim edilecekleri açıklandı.  Esir Azerbaycanlılar teslim edilmek üzere  Melrichstadt’da  götürülürken Kengerli devreye girmiş,  Amerikan Askeri yetkilileri ile yaptığı görüşmeler sonucu bu felaketi önlemiş ve Azerbaycanlıların Amerikan işgal bölgesinde kalmalarını sağlamıştı. Bu olay dönemin Alman basınına “101’ler idamdan döndü” diye yansımıştı…


Mehmet Emin Resulzade 1947 yılının ikinci yarısında Türkiye’ye döndüğü zaman Kengerli’yi Avrupa’daki Uluslararası Kuruluşlarla Rusya mahkumu gayri Rus milletlerin milli teşkilatlarında Azerbaycan Milli Merkezi’ni temsilen görevlendirmişti.  
Kengerli, toplantı ve gösteri yasağına rağmen Amerikan işgal bölgesindeki Münih şehrinde 28 Mayıs 1948’de Azerbaycan’ın istiklalinin 30.yılını kutlama toplantısı düzenlemişti.  Kafkasya, Kuzey Kafkasya, Kırım, İdil-Ural, Türkistan ve Baltık ülkeleri temsilcilerinin katıldığı bu kutlama, savaş sonrası ilk milli ve siyasi toplantıydı. Haber dönemin Alman basınında geniş yer almış ve müttefiklerin de  dikkatini çekmişti. Bu toplantının ardından  ABD’den bir  Bilim Heyeti 5 gün Azerbaycan konusu üzerinde Kengerli ile görüşmeler yapmıştı…

 1948 senesinde Mehmet Kengerli’nin Münih’deki ofisi  Rus askerleri tarafından basıldı.  Rus ordusunda görevli bir Tatarın bir gün önce yaptığı uyarı sayesinde Kengerli ele geçmeden kurtulmuştu, ama teşkilatın bazı evrakları ve mühürü askerlerin eline geçmişti.

Ancak Kengerli, mücadeleyi sürdürüyordu. 1950 senesinin Kasım ayında Rusya mahkumu gayri Rus milletlerin siyasi misyonlarını teşkil eden Ukrayna, Belarusya, Kazan, Kırım, Gürcistan, Türkistan ve Azerbaycan Milli Merkezlerinin Münih’te düzenledikleri müşterek anti Sovyet konferansına Azerbaycan’ı temsilen katılmış, Konferansın BM ve  Batı Dünyasına Ülkelerin Sovyet işgalinden kurtarılması için yayınladığı  Deklarasyona Azerbaycan Milli Merkezi adına imza atmıştı. “Halkların Anti Bolşevik Blokunda -ABN’da Azerbaycan’ı temsil etme görevi de Kengerli’deydi…

BAŞARI ABİDESİ

Mehmet Kengerli, 1952 senesinde Almanya’dan Türkiye’ye geldi.

Kendi mesleğinde çok başarılıydı, bu sayede muhacir olarak geldiği ülkede başhekimlikten Kızılay Merkez Kurulu üyeliğine, Ankara Üniversitesi’nde öğretim görevlisinden Türkiye’nin Bonn Büyükelçiliğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baş müşavirliğine kadar çeşitli kademelerde, saygın görevlerde bulunmayı başardı.

Devletin verdiği her görevi başarıyla yerine getirmek onun hayat tarzıydı.  

1963 senesinde Kıbrıs Rumlarınca ada Türklerine yapılan katliamın ardından Türkiye Kızılay Derneği ve Uluslararası Kızılhaç Örgütünü temsilen bölgeye gitmiş; Lefkoşe’de Kızılay Hastanesini kurmuş, bu sırada İngilizler tarafından 72 saat enterne edilmişti.

1965 senesinde Pakistan’la - Hindistan arasında çıkan Keşmir Savaşında, Sağlık Ekibi başkanı olarak Pakistan’a gitmiş, ön ve arka cephedeki hastanelerde başarılı hizmetlerinden dolayı Pakistan Parlamentosunca “Yüksek Liyakat Madalyası” ile teltif edilmişti.

TEK DERDİ AZERBAYCAN’DI…

Ancak hangi görevde olursa olsun, ne yaparsa yapsın, asla unutmadığı, aksatmadığı en önemli mücadelesinin, en önemli işinin tek adı vardı – Azerbaycan! Mehmet Kengerli, Resulzade’nin yaktığı istiklal ateşinin en yorulmaz taşıyıcısı, Azerbaycan’ın bağımsızlığının en ateşli savunucusuydu.  

Türkiye’ye geldikten sonra  yine Mehmet Emin Resulzade ile birlikteydi. Görev için bir süreliğine Sivas’a gitmiş, ardından yeniden Ankara’ya dönmüştü.   Müsavat Partisi, Azerbaycan Milli Merkezi ve Azerbaycan Kültür Derneği’nin faaliyetlerinde yer alıyordu. Mehmet Emin Resulzade Ankara’da son günlerini yaşadığında yanı başında, Resulzade’nin vefatının ardından yine onun yolundaydı.

Azerbaycan Kültür Derneği başkanlığını ve Divan Başkanlığını yaptığı yıllarda da, dernekte resmi görev almamasına rağmen aksakallığını sürdürdüğü dönemlerde de herkes için “ak saçlı bilge” idi.

Bağımsız Azerbaycan’ın çoğu kişi için hayal bile olmadığı yıllarda da istiklal mücadelesinin önlerindeydi, 1990’lı yılların başlarında Azerbaycan’da bağımsızlık ateşi yakılıp, ömrünü verdiği dava neticeye vardığında da. 

Dava arkadaşları Cemil Ünal ve Ahmet Karaca ile birlikte Müsavat mirasını Azerbaycan’a taşıyan da O idi,  Ankara’da bağımsız Azerbaycan’ın bayrağını ilk Azerbaycan Büyükelçiliği binasına asan da.

Azerbaycan’dan gelen herkesi bağrına basan da o idi, Azerbaycan’daki dava için elinden gelenin fazlasını yapan da…

Bugün şahsen tanıma fırsatına erişemediğim için hep çok üzüldüğüm, hakkında konuşulanları, anlatılanları büyük bir hayranlıkla dinlediğim o Büyük Adam’ın, tek derdi Azerbaycan olan “ak saçlı bilge”nin, “koca çınar”ın doğum günü.

Sevgiyle, şükranla anıyorum…

(Kaynak: Azerbaycan dergisi, temmuz-ağustos 2006)


1 yorum:

Bu Blogda Ara