8 Temmuz 2013 Pazartesi

Darbeye Rus'ça bakış

1373289225_948243324.jpgMısır’da darbe katliama dönüştü. 21. yüzyılda bir ülkenin halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanını deviren Mısır ordusu darbeye karşı direnen sivilleri katletmeye başladı.  Türkiye Mısır’da gerçekleşen darbeye açık ve net tavırla karşı çıkarken dünyanın, özellikle Batının, Ortadoğu’nun kilit ülkelerinden birinde yaşanan bu hukuksuzluğa sessiz kalması en az darbe kadar  dikkat çekti. Batı, darbeye darbe dememeyi tercih etti…

Peki, ABD ve Avrupa Mısır’da olağan dışı bir şey olmamış gibi davranırken dünyanın diğer büyük gücünün, Rusya’nın tavrı nasıl?
Rusya Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili 4 Haziran 2013 tarihinde yaptığı ilk açıklamasında Mısır’daki tüm siyasi güçleri ulusal çıkarları göz önünde bulundurarak sağduyulu davranmaya, siyasi ve sosyal-ekonomik sorunları demokratik yöntemlerle çözmeye çağırmakla yetindi.
Bu açıklamanın ardından Mısır Büyükelçisi Mahmut Eldiba ile bir araya gelen Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov,  Rusya’nın mevcut Mısır politikasının devam edeceğini,  Moskova’nın demokratik revizyonun ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi için Mısır halkına gerekli yardımı sunmaya hazır olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Mısır’da darbe yönetiminin dışişleri bakanıyla telefon konuşmasında Rusya’nın Mısır halkının özgür ve demokratik yenilenme şartıyla daha iyi yaşama yönelik meşru isteklerini destekleyeceğini söyledi.

"Yumuşak Darbe", ''Arap Baharı'na ayar'', "Hesaplaşma"...

1373288491_margelov.jpgDışişleri yetkilileri Mısır’daki olaylarla ilgili yorum yapmaktan kaçınırken, Federasyon Konseyinin (parlamentonun üst kanadı) Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı,  Devlet Başkanlığı Afrika Özel Temsilcisi Mihail Margelov, Mısır’daki olayları “Arap Baharı”nın sonu değil, “Arap Baharı”na ayar verilmesi
gibi değerlendirdi.  Margelov’un tanımlamasına göre, Mısır’da yaşananlar;  aşağıdan muhalif partilerin, gençlik gruplarının ve çeşitli kentlerde kitlesel gösteriler düzenleyen insanların aktif desteği ile gerçekleşen yumuşak darbe.

Duma’nın Uluslar arası İlişkiler Komitesi (parlamentonun alt kanadı) Başkanı Aleksey Puşkov’a göre ise Mısır’daki son olaylar “İslamcılarla  hesaplaşma”
1373288765_1c6b7dbfb7a2b00a809459d69de40706.jpgPuşkov, Twitter’daki bloğunda “Mısır’da hesaplaşma tüm hızıyla sürüyor. Özgür seçimle seçilmiş Cumhurbaşkanını önce devirdiler, sonra devlete ihanetle suçladılar, şimdi ise onun Müslüman Kardeşler Harekâtından olan taraftarlarını bitirmeye karar verdiler” diye yazdı.  Başka bir Twitter mesajında ise Puşkov  Kanlı Arap Baharı’nın Mısır’ı dağıttığını  vurgulayarak:  “Kanlı “Arap baharı” tsunami gibi Mısır’ı vurdu. Şimdi orada kaos ve cesetler var. Demokrasiye hazır olmayan toplumlar için bu oldukça tehlikeli”.
1373289167_927789709.jpgRusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, Mısır’daki darbeyle ilgili yorumda bulunmazken, bundan sonrası için öngörüde bulundu. Astana’da Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile bir araya gelen Putin,  yaşanan darbeyle ilgili Mısır’ın iç savaşa doğru ilerlediğini söyledi: “Suriye’yi zaten iç savaş sarmış durumda. Ne yazık ki, Mısır da bu yönde ilerliyor. Mısır halkının böyle bir kaderi paylaşmamasını temenni ederim”
Darbe, ama...
Peki, Rus basını Mısır olaylarına nasıl yaklaşıyor? Aslında bu sorunun cevabı da önemli ölçüde Kremlin’in tavrında saklı. Zira Rus basını genel olarak dış politika ile ilgili konularda Kremlin’in pozisyonuna aykırı bir tavır sergilemiyor.
Rus basını genelde yaptığı gibi, yaşanan olaylarla ilgili uzman yorumlarına başvuruyor. Uzmanların büyük çoğunluğu ise  “yaşanan darbe, ama…” diye yorumlarda bulunuyor.

1373290108_00003717257-1.jpg
Rus basınının en muhalif örneklerinden Novaya Gazeta Arap Baharı’nın yerine Mısır yazının geldiğini yazıyor.  Gazetenin görüşlerine yer verdiği Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü uzmanı Georgi Mirskiy, Mısır’da yaşananın gerçek askeri darbe olduğunu söylüyor, ama tüm askeri darbelerin de askeri diktatörlükle sonuçlanmadığını bildiriyor. Mirskiy’e göre, bunun en bariz örneği 20. yüzyılın ikinci döneminde zaman zaman darbelerin yaşandığı Türkiye…
Olayları Ria Novosti için yorumlayan Toplumsal-Politik Araştırmalar Merkezi Başkanı Vladimir Yevseyev Mısır’da yaşananları askeri darbe diye nitelendirmenin mümkün olmadığını iddia ediyor. Daha doğrusu, Yevseyev’e göre, Mısırlıların,  Muhammed Mursi iktidarının otoriterizmine ve ülkeyi İslamlaştırmaya çalışmasına karşı başlattığı kitlesel eylemler olmasaydı, ordunun yaptıklarını darbe diye nitelendirmek mümkün olurdu.

1373290191_ev2.jpgRus uzman, bir yıl içerisinde yaptığı hataların, özellikle de yeni İslami anayasa yapma çalışmalarıyla sosyal-ekonomik sorunları çözememesinin Mursi’nin iktidardan uzaklaştırılmasını kaçınılmaz hale getirdiğini bildiriyor.  Bundan sonra ordunun dikkatli davranacağını iddia eden Vladimir Yevseyev, askerlerin öncelikle kendi ülkelerinde Cezayir senaryosunun yaşanmasından endişe ettiklerini, öte yandan da kendi ellerinde bulundurdukları ekonomik gücü (ülke ekonomisinin %30’u) korumak için bir an önce durumun normale dönmesini istediklerini kaydediyor.  Öte yandan, Rus uzmana göre, Mısır toplumu “Demir El” istemiyor ve bu nedenle askerler gölgede kalmaya çalışacaklar. Yevseyev’in iddiasına göre, ordu Mısır’da İslamcılığı ortadan kaldırmayacak, sadece toplumun bölünmesini önlemek için İslamcıların temsilcilerini iktidardan uzak tutacak. Rus uzman, tüm bunların “demokratik”  darbe olduğu ve ülkede durumun iyileşmesiyle sonuçlanacağını iddia ediyor.
Küresel Politikalar Geliştirme Merkezinin direktörü Sergey Gorodnikov ise  “Echo Moskvı” radyosunun internet sitesinde (echomsk.ru) yer alan bloğunda Mısır’ın iç savaşa doğru kaydığını, bu savaştan  ılımlı değil, radikal İslamcıların zaferle çıkacağını yazıyor.  Gorodnikov,  bu durumu 1917 senesinde Rusya’da radikal sosyalistlerin – Bolşeviklerin ve 1970’li yıllarda İran’da radikal İslamcıların zafer kazanmasına benzetiyor. Rus uzmana göre, Mursi başkanlığındaki ılımlı İslamcılar da Kerenski başkanlığındaki sosyalistler gibi sorunları seçim, “demokratik” prosedürler alanlarında çözme girişiminde başarısız oldular ve ordunun siyasete müdahalesini provoke ettiler.  Sergey Gorodnikov, bu müdahalenin ülkeyi iç savaş ittiğini, iç savaşta ise yalnız radikal ideolojilerin kazandığını kaydediyor.
''Mesele Mursi değil, devrimin kendisi...''
1373290412_elena-suponina.jpg
Gerek Hüsnü Mübarek, gerekse de Muhammed Mursi ile bizzat görüşen Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Merkez Asya ve Ortadoğu Merkezi Başkanı Yelena Suponina  ise, Mısır’daki tüm olumsuzluklara rağmen, Mursi’nin başarısız olduğunu düşünmüyor.  Suponina’ya göre, Mısır’da her şey daha da kötü olabilirdi: “Elbette, Mısır’da muhalefet her şeyden dolayı rejimi suçluyor, adı üstünde, muhalefet.  Ama Mursi’nin Mısır gibi bir ülkede iyi veya kötü bir sene dayanması bir başarıdır”. Rus uzman, Mısır’daki durumun Mursi’nin beceriksizliğinden değil, bütünlükte devrimden kaynaklandığını savunuyor: “Devrim “eski”nin tamamen imha edilmesi demektir. Devrim hiçbir yerde ve hiçbir zaman inşa edemez.  Böyle olaylardan sonra bir-iki yıl normal hayat zaten olmaz”.

(Gönül Şamilkızı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara