21 Ocak 2016 Perşembe

Moldova’da ne oluyor?


2014 senesinde yapılan genel seçimlerde hükümetin Rusya yanlılarının eline geçmesinden kıl payı kurtulan Moldova zor süreçten geçiyor. Bağımsızlık tarihindeki genel seçimlerin yarısını erken yapmak zorunda kalan Moldova’da yeni bir değişiklik ufukta gibi. Ancak bu değişiklik ülkeyi en önemli hedefine – Avrupa Birliği’ne entegrasyona yaklaştırır mı, yoksa tamamen Moskova’nın kucağına mı iter, orası meçhul…


Kriz nasıl başladı?

Moldova’da 30 Kasım 2014’de yapılan genel seçimden birinci  olarak Rusya yanlısı Sosyalist Parti çıktı, ancak sosyalistlerin aldığı oylar, hükümet olmasını sağlayamadı. 2009 senesinde komünistleri devirerek ülkede yeni bir dönem başlatan liberal-demokrat koalisyon çok zor da olsa iktidarı korumayı başardı.

101 sandalyeden 42’sini kazanan Avrupa yanlısı Liberal Demokrat ve Demokrat partiler Moldova tarihinde ilk kez bir azınlık hükümeti kurdu. Parlamento başkanlığına Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Andrian Kandu seçildi. Başbakanlığa ise komünistlerin de destek verdiği işadamı Kirill Gaburiç getirildi. Gaburiç’in adaylığı için 101 milletvekilinden 60’ı oy kullandı. 18 Şubat 2015’de Gaburiç hükümeti parlamentodan güvenoyu alarak faaliyete başladı.

Ancak tam da o sıralarda ülkenin üç önemli bankasından bir milyar dolar kaçırılmasına ilişkin skandal patlak verdi. Bu para, fakir Avrupa ülkesi Moldova’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık sekizde biri demekti. Uluslararası Para Fonu ve Avrupalı kreditörler, Moldova yönetiminden yasadışı finans operasyonunda yer alan isimlerin bulunmasını ve paranın geri getirilmesini istedi. Aksi takdirde Kişinev’in uluslararası finans kuruluşlarının güvenini kaybedeceği bildirildi.

Bunun üzerine Başbakan Gaburiç Başsavcı, Ulusal Banka Genel Müdürü ve Finans Piyasası Düzenleme Komisyonu Başkanının istifasını talep etti. Başbakan, söz konusu isimlerin ülkenin üç önemli bankasından bir milyar dolar kaçırılmasını önlemek için gereken çabayı harcamadığını söyledi.
Ancak tam da o arada  Gaburiç’in kendisiyle ilgili  sahte diploma skandalı ülkeyi sarstı.  Üniversite diplomasının sahte olduğu bildirilen Başbakan hakkında soruşturma başlatıldı.
Gaburiç, 12 Haziran’da istifa etti. 3 gün sonra ise hükümet kabinesinin istifa ettiği açıklandı.

27 Temmuz 2015’de Liberal Demokrat Partili Vladimir Strelets Başbakanlığa aday gösterildi. 30 Temmuz’da Strelets,  52 milletvekilinin oyu ile Başbakan oldu.

Ancak liberal-demokrat koalisyon giderek derinleşen krizi önleyemedi.
Geçtiğimiz eylül aynında Kişinev’de protesto gösterileri başladı. Protestoların nedeni, daha yaz aylarında patlak veren “bir milyar dolar” skandalıydı. Avrupa yanlısı “Haysiyet ve Gerçek” (Moldovancası: Demnitate şi Adevar; kısaltması-DA) adlı harekatın üyeleri ülkenin bankalarından offshore’lara kaçırılan bir milyar doların geri getirilmesi, hükümetin ve Cumhurbaşkanının istifası, birkaç ay içerisinde erken genel seçimlerin yapılması ve Cumhurbaşkanını halkın seçmesi talebiyle sokağa çıktı. Rusya yanlısı Sosyalist Parti ile  Bizim Parti de benzer taleplerle ayrı gösteriler düzenledi…

18 Ekim’de Strelets’le aynı partiden olan milletvekili, eski Başbakan  Vladimir Filat banka skandalı nedeniyle gözaltına alındı.
22 Ekim’de Sosyalist ve Komünist partileri parlamentoya güven oylaması önerisinde bulundu.
29 Ekim’de oylama yapıldı. 101 milletvekilinden 65’i Strelets hükümetinin aleyhinde oy kullandı ve hükümet düştü.  

Cumhurbaşkanı Nikolay Timofti, Liberal Parti milletvekili Georgi Brega’yı Başbakan Vekili olarak atadı.

22 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Timofti,  ülkenin en zengin işadamlarından İon Sturza’yı Başbakanlığa aday gösterdi.  Demokrat Parti ise, Genel Başkan Yardımcısı olan bir diğer işadamı Vladimir Plahotnyuk’un Başbakan olmasını istiyordu.

Cumhurbaşkanıyla siyasi güçler arasındaki anlaşmazlık sürerken
Moldova 2016’ya hükümetsiz girdi.

Yeni yılın başlamasıyla birlikte hükümet arayışları da hızlandı. 
13 Ocak’ta Demokrat Parti, işadamı Vladimir Plahotnyuk’un adaylığını önerdi. Ancak Cumhurbaşkanı Timofti Plahotnyuk’un Anayasa’daki “dürüstlük” İlkesine uymadığını belirterek teklifi reddetti. Demokrat Parti’nin aynı öneriyi tekrarlaması da sonuç vermedi – Timofti Plahotnyuk’a yine “hayır” dedi.

14 Ocak’ta Timofti, eski Başbakan İon Sturza ile bir araya geldi. İkili, İon Sturza’nın Başbakan adayı olması konusunda anlaştı. Bu durumda demokratları ya Sturza’ya oy verme, ya da parlamento dışında kalmayı göze alarak erken genel seçimi kabul etme seçeneği karşısında bırakıyordu. Çünkü Moldova yasalarına göre  yeni hükümetin kurulması için gereken süre doluyordu…
Ancak aynı günün akşamında Timofti’nin başka bir aday üzerinde durduğu öğrenildi. Bu isim, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri İon Peduraru idi…

Bu olayın ardından durum daha da tuhaf hal almaya başladı. 15 Ocak’ta Peduraru aday olmak istemediğini açıkladı. Bununla da yetinmedi, Cumhurbaşkanının Pavel Filip’in adaylığı üzerinde durması gerektiğini savundu.. İddialara göre, Peduraru, Sturza’nın adaylığını engellemek için bu operasyonu gerçekleştirdi…

Nikolay Timofti Filip’i aday gösterdi. Ardından parlamentoda Filip’in Başbakanlığı onaylandı. Ve aynı gece Moldova parlamentosu Rusya yanlıları ile DA (Haysiyet ve Gerçek) Platformu üyeleri tarafından basıldı.  Baskına müdahale eden polisle göstericiler arasında arbede yaşandı, yaralananlar, gözaltına alınanlar oldu. Gösteriler halen devam ediyor…

Peki neden?  

Seçim olsa bile asla bir araya gelmeyecek Rusya yanlısı muhalefetle Avrupa yanlısı DA üyelerini yine kendini Avrupa yanlısı diye tanıtan hükümet koalisyonuna karşı birleştiren ne?  

İşte asıl soru bu…

Moldova’daki parlamento baskının nedeni ortak değerler değil, ortak “düşman”.  Moldova’daki bazı Avrupa yanlısı güçlerle Rusya yanlılarının ortak düşmanı, işadamı Vladimir Plahotnyuk.
Plahotnyuk, Moldova’nın en güçlü oligarkı olarak bilinen bir işadamı ve politikacı. Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Plahotnyuk’un dört televizyonu, üç radyosu ve çok sayıda ticari müessesesi bulunuyor. 2010 senesinden itibaren milletvekili. 2009 senesindeki devrimden sonra Avrupa yanlısı koalisyonu destekleyen Plahotnyuk, 2010-2013 yılları arasında parlamento başkan yardımcısı görevinde bulundu.
Moldova muhalefeti, Plahotnyuk’un “bir milyar dolar” skandalında yer aldığını öne sürüyor. Timofti’nin Plahotnyuk’un adaylığını ısrarla engellemesinin arkasında da bu gerekçenin yattığı iddia ediliyor…

Ancak işin garip tarafı, Timofti’nin aday gösterdiği Pavel Filip’in de Plahotnyuk’un “sağ eli” olarak bilinmesi. Moldova’nın eski Bilgi Teknolojileri Bakanı, Plahotnyuk’a en yakın isimlerden. Dolayısıyla, Moldova muhalefeti de hükümeti aslında Filip’in değil, Plahotnyuk’un yöneteceğini öne sürüyor. Söylentilere bakılırsa, Plahotnyuk’un iddiası, mart ayına kadar erken seçim kararı alınmasını önlemek ve martta görev süresi dolan Cumhurbaşkanı Nikolay Timofti’nin yerine geçmek. Moldova’da Cumhurbaşkanını parlamento seçiyor ve bunun için 61 milletvekilinin oyu yeterli oluyor. Evet, şu an liberal-demokrat koalisyonun o kadar oyu yok, ancak cumhurbaşkanı seçmenin alternatifinin erken seçim ve Rusya yanlılarının iktidara gelmesi olduğunu düşünürsek, bahsedilen rakama ulaşmak imkansız görünmüyor.

İşte, yeni bir genel seçimde parlamentoda çoğunluk kazanacağına kesin gözle bakılan Rusya yanlılarının ayaklanmasının nedeni de bu.  Onlar için hükümetin gitmesi ve erken genel seçimler iktidara gelmenin tek şartı.

Peki ya Avrupa yanlısı DA harekatının amacı ne? Harekat aktivistleri, mevcut iktidarın Avrupa değerlerine zarar verdiğini ve liberal-demokrat koalisyonla ilgili iddiaların Moldova’nın Avrupa’ya yakınlaşmasını engellediğini savunuyor.  DA üyelerine göre, halkın nezdinde Avrupa yanlısı koalisyon yolsuzluk ve ekonomik sorunlar demek – bu nedenle de erken genel seçim yapılması gerekiyor.

Erken genel seçim çözüm mü?

Kesinlikle değil. Zira Moldova’nın üzerindeki Rusya gölgesi DA platformunun ilan ettiği “temizlenmiş, arınmış Avrupa ülkesi” hedefinin gerçekleşmesini imkansız kılıyor. Moskova, özellikle Kiev’i kaybettikten sonra bütün siyasi, ekonomik ve propaganda gücünü Kişinev’i Avrupa’dan çekip alma yönünde kullanıyor.

Batı’nın, yolsuzluk iddialarına rağmen liberal-demokrat koalisyonu gözden çıkarmamasının arkasındaki neden de bu.  Brüksel de, Washington da, Moldova üzerinde etkisi çok fazla olan Romanya da Plahotnyuk ve ekibinin çok yıprandığının farkında. Ancak aynı zamanda erken seçimlerin durumu iyiye doğru değiştirmeyeceğinin de farkında.  Bu nedenle Batı, iktidarla protestocular arasında diyalogdan yana…

Rusya ise 2014’deki genel seçimde verdiği her türlü desteğe rağmen iktidara taşıyamadığı Moldova muhalefetinin sokakta başarılı olması için elinden geleni yapacak.  


Gönül Şamilkızı 

1 yorum:

Bu Blogda Ara