2014 senesinde yapılan
genel seçimlerde hükümetin Rusya yanlılarının eline geçmesinden kıl payı kurtulan
Moldova zor süreçten geçiyor. Bağımsızlık tarihindeki genel seçimlerin yarısını
erken yapmak zorunda kalan Moldova’da yeni bir değişiklik ufukta gibi. Ancak bu
değişiklik ülkeyi en önemli hedefine – Avrupa Birliği’ne entegrasyona
yaklaştırır mı, yoksa tamamen Moskova’nın kucağına mı iter, orası meçhul…
Kriz nasıl başladı?
Moldova’da 30 Kasım
2014’de yapılan genel seçimden birinci olarak Rusya yanlısı Sosyalist Parti çıktı,
ancak sosyalistlerin aldığı oylar, hükümet olmasını sağlayamadı. 2009 senesinde
komünistleri devirerek ülkede yeni bir dönem başlatan liberal-demokrat
koalisyon çok zor da olsa iktidarı korumayı başardı.
101 sandalyeden 42’sini
kazanan Avrupa yanlısı Liberal Demokrat ve Demokrat partiler Moldova tarihinde
ilk kez bir azınlık hükümeti kurdu. Parlamento başkanlığına Demokrat Parti
Genel Başkan Yardımcısı Andrian Kandu seçildi. Başbakanlığa ise komünistlerin
de destek verdiği işadamı Kirill Gaburiç getirildi. Gaburiç’in adaylığı için
101 milletvekilinden 60’ı oy kullandı. 18 Şubat 2015’de Gaburiç hükümeti
parlamentodan güvenoyu alarak faaliyete başladı.
Ancak tam da o
sıralarda ülkenin üç önemli bankasından bir milyar dolar kaçırılmasına ilişkin
skandal patlak verdi. Bu para, fakir Avrupa ülkesi Moldova’nın gayri safi
yurtiçi hasılasının yaklaşık sekizde biri demekti. Uluslararası Para Fonu ve
Avrupalı kreditörler, Moldova yönetiminden yasadışı finans operasyonunda yer
alan isimlerin bulunmasını ve paranın geri getirilmesini istedi. Aksi takdirde
Kişinev’in uluslararası finans kuruluşlarının güvenini kaybedeceği bildirildi.
Bunun üzerine Başbakan
Gaburiç Başsavcı, Ulusal Banka Genel Müdürü ve Finans Piyasası Düzenleme
Komisyonu Başkanının istifasını talep etti. Başbakan, söz konusu isimlerin
ülkenin üç önemli bankasından bir milyar dolar kaçırılmasını önlemek için
gereken çabayı harcamadığını söyledi.
Ancak tam da o arada Gaburiç’in kendisiyle ilgili sahte diploma skandalı ülkeyi sarstı. Üniversite diplomasının sahte olduğu
bildirilen Başbakan hakkında soruşturma başlatıldı.
Gaburiç, 12 Haziran’da
istifa etti. 3 gün sonra ise hükümet kabinesinin istifa ettiği açıklandı.
27 Temmuz 2015’de
Liberal Demokrat Partili Vladimir Strelets Başbakanlığa aday gösterildi. 30
Temmuz’da Strelets, 52 milletvekilinin
oyu ile Başbakan oldu.
Ancak liberal-demokrat
koalisyon giderek derinleşen krizi önleyemedi.
Geçtiğimiz eylül
aynında Kişinev’de protesto gösterileri başladı. Protestoların nedeni, daha yaz
aylarında patlak veren “bir milyar dolar” skandalıydı. Avrupa yanlısı “Haysiyet
ve Gerçek” (Moldovancası: Demnitate şi Adevar; kısaltması-DA) adlı harekatın
üyeleri ülkenin bankalarından offshore’lara kaçırılan bir milyar doların geri
getirilmesi, hükümetin ve Cumhurbaşkanının istifası, birkaç ay içerisinde erken
genel seçimlerin yapılması ve Cumhurbaşkanını halkın seçmesi talebiyle sokağa
çıktı. Rusya yanlısı Sosyalist Parti ile Bizim Parti de benzer taleplerle ayrı
gösteriler düzenledi…
18 Ekim’de Strelets’le
aynı partiden olan milletvekili, eski Başbakan
Vladimir Filat banka skandalı nedeniyle gözaltına alındı.
22 Ekim’de Sosyalist
ve Komünist partileri parlamentoya güven oylaması önerisinde bulundu.
29 Ekim’de oylama
yapıldı. 101 milletvekilinden 65’i Strelets hükümetinin aleyhinde oy kullandı
ve hükümet düştü.
Cumhurbaşkanı Nikolay
Timofti, Liberal Parti milletvekili Georgi Brega’yı Başbakan Vekili olarak
atadı.
22 Aralık’ta
Cumhurbaşkanı Timofti, ülkenin en zengin
işadamlarından İon Sturza’yı Başbakanlığa aday gösterdi. Demokrat Parti ise, Genel Başkan Yardımcısı
olan bir diğer işadamı Vladimir Plahotnyuk’un Başbakan olmasını istiyordu.
Cumhurbaşkanıyla
siyasi güçler arasındaki anlaşmazlık sürerken
Moldova 2016’ya
hükümetsiz girdi.
Yeni yılın başlamasıyla
birlikte hükümet arayışları da hızlandı.
13 Ocak’ta Demokrat
Parti, işadamı Vladimir Plahotnyuk’un adaylığını önerdi. Ancak Cumhurbaşkanı
Timofti Plahotnyuk’un Anayasa’daki “dürüstlük” İlkesine uymadığını belirterek
teklifi reddetti. Demokrat Parti’nin aynı öneriyi tekrarlaması da sonuç vermedi
– Timofti Plahotnyuk’a yine “hayır” dedi.
14 Ocak’ta Timofti,
eski Başbakan İon Sturza ile bir araya geldi. İkili, İon Sturza’nın Başbakan
adayı olması konusunda anlaştı. Bu durumda demokratları ya Sturza’ya oy verme,
ya da parlamento dışında kalmayı göze alarak erken genel seçimi kabul etme
seçeneği karşısında bırakıyordu. Çünkü Moldova yasalarına göre yeni hükümetin kurulması için gereken süre
doluyordu…
Ancak aynı günün
akşamında Timofti’nin başka bir aday üzerinde durduğu öğrenildi. Bu isim,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri İon Peduraru idi…
Bu olayın ardından
durum daha da tuhaf hal almaya başladı. 15 Ocak’ta Peduraru aday olmak istemediğini
açıkladı. Bununla da yetinmedi, Cumhurbaşkanının Pavel Filip’in adaylığı
üzerinde durması gerektiğini savundu.. İddialara göre, Peduraru, Sturza’nın
adaylığını engellemek için bu operasyonu gerçekleştirdi…
Nikolay Timofti Filip’i
aday gösterdi. Ardından parlamentoda Filip’in Başbakanlığı onaylandı. Ve aynı
gece Moldova parlamentosu Rusya yanlıları ile DA (Haysiyet ve Gerçek) Platformu
üyeleri tarafından basıldı. Baskına
müdahale eden polisle göstericiler arasında arbede yaşandı, yaralananlar,
gözaltına alınanlar oldu. Gösteriler halen devam ediyor…
Peki neden?
Seçim olsa bile asla
bir araya gelmeyecek Rusya yanlısı muhalefetle Avrupa yanlısı DA üyelerini yine
kendini Avrupa yanlısı diye tanıtan hükümet koalisyonuna karşı birleştiren ne?
İşte asıl soru bu…
Moldova’daki
parlamento baskının nedeni ortak değerler değil, ortak “düşman”. Moldova’daki bazı Avrupa yanlısı güçlerle Rusya
yanlılarının ortak düşmanı, işadamı Vladimir Plahotnyuk.
Plahotnyuk, Moldova’nın
en güçlü oligarkı olarak bilinen bir işadamı ve politikacı. Demokrat Parti
Genel Başkan Yardımcısı olan Plahotnyuk’un dört televizyonu, üç radyosu ve çok
sayıda ticari müessesesi bulunuyor. 2010 senesinden itibaren milletvekili. 2009
senesindeki devrimden sonra Avrupa yanlısı koalisyonu destekleyen Plahotnyuk, 2010-2013
yılları arasında parlamento başkan yardımcısı görevinde bulundu.
Moldova muhalefeti,
Plahotnyuk’un “bir milyar dolar” skandalında yer aldığını öne sürüyor. Timofti’nin
Plahotnyuk’un adaylığını ısrarla engellemesinin arkasında da bu gerekçenin
yattığı iddia ediliyor…
Ancak işin garip
tarafı, Timofti’nin aday gösterdiği Pavel Filip’in de Plahotnyuk’un “sağ eli”
olarak bilinmesi. Moldova’nın eski Bilgi Teknolojileri Bakanı, Plahotnyuk’a en yakın
isimlerden. Dolayısıyla, Moldova muhalefeti de hükümeti aslında Filip’in değil,
Plahotnyuk’un yöneteceğini öne sürüyor. Söylentilere bakılırsa, Plahotnyuk’un iddiası,
mart ayına kadar erken seçim kararı alınmasını önlemek ve martta görev süresi
dolan Cumhurbaşkanı Nikolay Timofti’nin yerine geçmek. Moldova’da
Cumhurbaşkanını parlamento seçiyor ve bunun için 61 milletvekilinin oyu yeterli
oluyor. Evet, şu an liberal-demokrat koalisyonun o kadar oyu yok, ancak
cumhurbaşkanı seçmenin alternatifinin erken seçim ve Rusya yanlılarının
iktidara gelmesi olduğunu düşünürsek, bahsedilen rakama ulaşmak imkansız
görünmüyor.
İşte, yeni bir genel
seçimde parlamentoda çoğunluk kazanacağına kesin gözle bakılan Rusya yanlılarının
ayaklanmasının nedeni de bu. Onlar için
hükümetin gitmesi ve erken genel seçimler iktidara gelmenin tek şartı.
Peki ya Avrupa yanlısı
DA harekatının amacı ne? Harekat aktivistleri, mevcut iktidarın Avrupa
değerlerine zarar verdiğini ve liberal-demokrat koalisyonla ilgili iddiaların
Moldova’nın Avrupa’ya yakınlaşmasını engellediğini savunuyor. DA üyelerine göre, halkın nezdinde Avrupa
yanlısı koalisyon yolsuzluk ve ekonomik sorunlar demek – bu nedenle de erken
genel seçim yapılması gerekiyor.
Erken genel seçim
çözüm mü?
Kesinlikle değil. Zira
Moldova’nın üzerindeki Rusya gölgesi DA platformunun ilan ettiği “temizlenmiş,
arınmış Avrupa ülkesi” hedefinin gerçekleşmesini imkansız kılıyor. Moskova, özellikle
Kiev’i kaybettikten sonra bütün siyasi, ekonomik ve propaganda gücünü Kişinev’i
Avrupa’dan çekip alma yönünde kullanıyor.
Batı’nın, yolsuzluk
iddialarına rağmen liberal-demokrat koalisyonu gözden çıkarmamasının
arkasındaki neden de bu. Brüksel de,
Washington da, Moldova üzerinde etkisi çok fazla olan Romanya da Plahotnyuk ve
ekibinin çok yıprandığının farkında. Ancak aynı zamanda erken seçimlerin durumu
iyiye doğru değiştirmeyeceğinin de farkında. Bu nedenle Batı, iktidarla protestocular
arasında diyalogdan yana…
Rusya ise 2014’deki
genel seçimde verdiği her türlü desteğe rağmen iktidara taşıyamadığı Moldova
muhalefetinin sokakta başarılı olması için elinden geleni yapacak.
Gönül Şamilkızı
Begendim :) (Y)
YanıtlaSil