Yaklaşık 2
sene önce – Rusya’nın Kırım’a girmesinden iki hafta sonra tekbaşına yarımadanın işgalinin Moskova için
ekonomik-siyasi yükten başka bir şey olmayacağını yazmıştım...
Takdir
edersiniz ki, o dönem için böyle bir iddiada bulunmak bir hayli zordu. Zira
Kremlin’in Kırım propagandasının en yoğun döneminin içinde bulunuyorduk.
Moskova, “çiçeklenen”, ekonomik olarak ayrıcalıklı, turizm cenneti haline gelecek bir Kırım
vadediyordu.
Yarımadanın en önemli
direniş gücü olan Kırım Tatarlarına hayatları boyunca uğruna mücadele
verdikleri, ama alamadıkları hakları vereceğini iddia ediyordu.
Ve ne yazık
kı, bu propagandaya inananların sayısı çoktu. Kırım Tatarlarını ““koskoca Rusya
devleti”nin kazanımlarından yararlanmayı neden reddediyorsunuz” diye
eleştirenlerin de…
Kırım’ın
işgalinden yaklaşık iki yıl geçiyor ve sanırım artık “cennet Kırım” illüzyonunun nasıl darmadağın
olduğuna ilişkin bazı özetlere ihtiyaç var.
Ele alınacak
konu çok, ama ilk yazıda güncel olandan – elektrik konusundan başlamanın daha
doğru olacağını düşünüyorum…
KIRIM’IN
ELEKTRİK İHTİYACI
Kırım ve
Sivastopol’ün (Akyar) günlük elektrik tüketimi normal zamanlarda 900 ila 1100
megawatt arasında değişiyor. Soğuk kış
aylarında bu talep 1350 megawatta kadar çıkabiliyor.
Ukrayna’dan
Kırım’a normal zamanlarda iletilen elektrik enerjisi miktarı 880-900 megawatt arasında değişiyor.
Resmi
rakamlara göre, Kırım’ın rüzgar ve güneş santralleri de dahil, yerel elektrik
santralleri günlük 180 megawatta kadar elektrik üretebiliyor. Rusya’nın
işgalden sonra yarımadaya getirdiği mobil gaz türbinli elektrik santrallerinin
ise 239 megawatta kadar elektrik ürettiği bildiriliyor. Kırım yöneticileri, bu santrallerin
çalışabilmesi için 25-28 günlük gaz rezervinin olduğunu iddia ediyor.
Rusya’dan
yapılan popülist açıklamalara rağmen Rostov nükleer santralinden Kırım’a
elektrik sağlayacak “enerji köprüsü” tam kapsamlı faaliyete başlamadığı sürece Ukrayna’dan
elektrik almadan yarımadanın ihtiyacını sağlamanın imkanı yok. Bu köprünün ise
ancak 2018’de tam kapsamlı faaliyete geçeceği bekleniyor.
Putin, Kırım’ın
Ukrayna’dan gelen elektriğe ihtiyacı olmadığını sergilemek için 2 Aralık’ta bir
popülist adım daha atarak Kerç boğazının dibinden geçen elektrik iletim
hattının ilk kolunun açılışını bizzat yaptı. Sözde bu hattın Kırım’a 200
megawatt elektrik iletmesi gerekiyordu. Ancak en az iki hafta televizyonlardan yürütülen
propagandaya rağmen Kuban’dan gelen elektrik Kırım’daki durumu etkilemedi.
Çünkü bu elektrik ancak Kerç ve Feodosiya’nın ihtiyacını karşılamaya yetiyordu.
Ancak bu bile gerçekleşmedi. Putin’in açtığı elektrik hattı sadece 3 gün
dayanabildi. 5 Aralık’ta o hat, aşırı yüklenme nedeniyle yandı ve ardından
elektrik iletimi günlük 89 megawatt’a düştü…
İLK ABLUKA
Kremlin
propagandasına karşı hangi yöntemlerle mücadele etmek gerektiğini en iyi bilen
isimlerden Mustafa Kırımoğlu, – Kırım Tatar Milli Meclisi Eski Başkanı – daha
işgalin ilk günlerinden itibaren Kiev’den ve yasadışı işgali tanımayan
herkesten yarımadaya karşı sert abluka uygulanmasını istiyordu. Ancak Ukrayna (tabi diğer ülkeler de) gerek
siyasi, gerekse de ekonomik argümanlarla uzun süre Kırımoğlu’nun bu önerisini
görmezden geldi. Yalnız geçtiğimiz eylül
ayında Kırım Tatarlarının başlattığı ve Sağ Sektör aktivistlerinin de destek
verdiği gıda ablukası, Kiev’i konuya temas etmek zorunda bıraktı.
Kırım’ın
ekonomik olarak Ukrayna’ya bağımlılığının ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne
seren ilk ciddi olay ise 22 Kasım gecesi yaşandı.
20 Kasım’da
Herson’da Kırım’a da elektrik enerjisi sağlayan dört elektrik iletim hattından
ikisi patladı. 22 Kasım gecesi ise diğer iki iletim hattının da devreden
çıkmasıyla birlikte Kırım yarımadası karanlığa gömüldü. Ardından Kırımlı aktivistler yıkılan iletim
hatlarının olduğu bölgeyi abluka altına alarak, yarımadaya elektrik akımı gönderilmesine
engel oldu.
Kiev ile
Moskova ve Kiev ile Kırım Tatar Milli Meclisi yönetimi arasındaki görüşmelerin
ardından 7 Aralık’ta Kırım yarımadasına sınırlı ölçüde elektrik verilmesi
konusunda uzlaşma sağlandı.
Kırım Tatar
Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, Herson bölgesinde tamiratı yapılan 4
elektrik iletim hattının sadece birinden akıma izin verileceğini duyurdu.
Çubarov, bu hattın maksimum 200-250 megawatt elektrik akımı taşıdığını, bunun
da Kırım'daki sosyal tesislerin ihtiyacını karşılamak için yeterli olduğunu
vurguladı.
KIRIM
TATARLARININ ŞARTI
Elektrik
iletiminin tam kapsamlı olarak yeniden başlatılması için ise Kırım Tatarlarının
bir şartı vardı. 1 Ocak 2016 itibarile yenilenmesi gereken elektrik
sözleşmesinde Kırım’ın Ukrayna toprağı olduğunun belirtilmesi gerekiyordu...
Ukrayna,
şimdiye kadar Kırım’a elektriği eski anlaşmayla satıyordu.
Yarımadanın
işgalinin ardından Ukrayna’da Kırım’a verilen elektriğin kesilmesi talebi
defalarca gündeme gelmiş, ancak hükümet düzeyinde ele alınmamıştı. İşgale
rağmen Kiev, Kırım’da yaşayan insanları kendi vatandaşı olarak görüyordu ve
hukuki gerçekle (işgal gerçeği) insani gerçek arasında sıkışıp kalmıştı.
Öte
yandan, işgale rağmen Kırım’daki ticari çıkarlarını sürdüren Ukraynalı
oligarklar da Kiev’in kamuoyunun talep ettiği kararlı abluka taleplerine
mesafeli durmasında etkili oluyordu. Ayrıca,
ekonomik kriz yaşayan Ukrayna’nın Kırım’a sattığı pahalı elektriğin bütçeye
yararı olduğu argümanını öne sürenler de çoğunluktaydı.
Bu
faktörlerin yanı sıra, Rusya ile anlaşmanın tek taraflı şekilde bozulmasının
Ukrayna için hukuki ve ekonomik sonuçlar doğuracağı kanaati hakimdi.
Ancak aralık sonunda konuyla
ilgili tartışmalar sürerken KTMM Başkanı Çubarov, talepleri yerine getirilmeden
sözleşmenin yenilenmesinin Kiev’in kendilerini (yeni Kırım Tatarlarını) satması
anlamına geleceğini duyurdu.
İKİNCİ
KARANLIK
30 Aralık’ta
– Yılbaşına bir gün kala Kırım’a Ukrayna’dan elektrik iletimini sağlayan tek
hatta yeni bir kaza yaşandı. Kırım, Yeni
Yıl’a yarım karanlıkta girdi.
Oysa,
Kırım’daki işgal yönetiminin temsilcisi Sergey Aksyonov daha önce yaptığı
açıklamalarda defalarca Kahovskaya-Titan hattının kendileri için çok önemsiz
olduğunu söylüyor, “yüzde 10’dan daha az” gibi bir rakam telaffuz ediyordu.
Ancak 30 Aralık’ta Kahovskaya-Titan hattıyla gelen elektrik akımı durunca
yarımadanın neredeyse yarısı karanlıkta kaldı.
PUTİN’DEN “YA
UKRAYNA, YA KARANLIK” ANKETİ
Yaşanan
gelişmeler üzerine, Putin’den beklenmedik bir hamle geldi. Kalaşnikov
gölgesinde düzenlediği “referandum”la işgalin sorumluluğunu Kırımlıların
sırtına yükleyen Putin, yarımadanın karanlığa bürünmesinin mesuliyetini da
yarımada halkının üzerine attı.
Rus lider,
Kırımlılara iki soru sorulmasını istedi.
1) Kırım ve
Sivastopol’ün Ukrayna’nın bir parçası olarak gösterildiği bir ticari anlaşmayla
Kırım ve Sivastopol’e elektrik enerjisi verilmesini kabul ediyor musunuz?
2) Yakın 3-4
ay içerisinde “önemsiz” elektrik kesintilerinin yaşanmasından doğan geçici
zorluklara katlanmaya hazır mısınız?
Yani, Putin,
yarımada halkını Ukrayna ile karanlık arasında tercih yapmak zorunda bıraktı.
Daha soru sorulmadan Kırım ve Sivastopol’deki işgal yönetiminin temsilcilerinin
– Sergey Aksyonov’la Sergey Menyaylo’nun cevabı belliydi – “evet”…
Bundan sonra
Kırım’da yapılan “anket”ten yüzde 90’nun üzerine bir sonuç çıkmaması
ise Kremlin adına “ayıp” olurdu.
Bir zamanlar
Rusya’nın en iyi kamu yoklama merkezi konumunda olan, 2003 yılında Putin’in
müdahalesiyle dağıtılıp yeniden kurularak Kremlin’in algı yönetme merkezine dönüşen
VTSİOM, Putin’a lazım olan yüzde 93’ü hemen sağladı.
Herhangi bir
ön hazırlık yapılmadan iki günde, 7 saatte 1000 kişiyle telefonla (!)anket
yapıldı. Bayram ve votka havasıyla kabaran “vatanseverlik” duygusu mu dersiniz,
telefonda söylenen bir istenmeyen kelimenin
bir (veya bir kaç) hayata, FSB sorgusuna, işkenceye mal olabileceği korkusu mu
dersiniz, yoksa VTSİOM’un “olağanüstü hile başarısı” mı dersiniz – adını ne
koyarsanız koyun, ama açıklanan sonuca göre Kırımlıların yüzde 93’ü karanlığı “seçti”. Kremlin için gerekli olan bu “sonuç”tu…
Putin
yönetimi, bir taraftan hukuken haksız olduğunu çok iyi bildiği işgale “halk
desteği” arayışını, sahte “kanıt” üretme çalışmalarını sürdürürken diğer
taraftan da elektrik sağlayamadığı Kırımlıların olası itirazlarına karşı
kendini sigortaladı.
Zira
soğuktan donan, karanlıktan bıkan Kırımlılar yarın, öbür gün şikayet etmeye
kalkarsa, cevapları şimdiden hazır:
“Siz
kendiniz bunu istediniz!”.
Guzel bir arastirma yazisi olmus ellerinize saglik.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, çok sağolun
SilEpey bilgilendirici bir yazıydı. Plansız bir işgalin sonuçları... :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Plansız bir işgalin sonuçları ve hem de Rusya zihniyetini öğrenme örneği:)
SilTebrikler guzel bir yakin görüş olmuş.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilGüzel bir analiz. Eline sağlık. Qələmin iti olsun,canım...
YanıtlaSilTeşekkür ederim, Zarifem:)
Silİyi bir yazı!
YanıtlaSilTeşekkürler!
SilGönül Hanım kaleminize sağlık. Rusya ile ilgili her türlü gündemin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde gerekli hatlarıyla konuyu aktarmışsınız. Devamını bekliyoruz. Çalışmalarınızda başarılar.
YanıtlaSilTeşekkür ederim:)
SilSüper yazı.Birilerinin görmesini istediğim bir araştırma yazısı.Kaleminize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim
Sil