6 Mart 2019 Çarşamba

RESULZADE'NİN CENAZE TÖRENİ...


Tarih 6 Mart 1955;

Yetmiş yıllık ömrün sonu olacak tarih…

Azerbaycan’ın en büyük mücahidini aramızdan ayıracak tarih, kalplerimizi yakacak, gözlerimizden kan akıtacak tarih…


Evet, Mart’ın altısı Ankara Üniversite Hastanesi’nde yatan Ebedi Önderimiz Resulzade Mehmet Emin Bey, yanında eşi Leyla Hanım, amcazadesi Ali Resuloğlu, arkadaş ve hemşerilerinden Vehep Yurtsever, Kerim Oder, Dr.İbrahim Badal ve eşi, Dr.Sultan Hacıoğlu, Enver Dadaş ve eşi olduğu halde, otuz yıldan beri düçar olduğu şeker hastalığına inzimam eden prostatın ağır krizi ile mücadelededir.

Dakikalar geçtikçe sıhhi durumu ağırlaşmakta. Üniversite hastanesi hekimleri ile arkadaş ve hemşerilerinden: Dr.Hamid Ataman, Dr.Behman Turan, Dr. İbrahim Badal, Dr.Behram Solak, Dr.Feyyaz Kasımoğlu, Dr.Sultan Hacıoğlu, Dr.Mehmet Kengerli ve Dr.Ahmet Yaşat tarafından gösterilen alaka ve ihtimama rağmen aramızdan ayrılmakta olduğu müşahede edilmektedir.

O, ölümünün değil, ömrünü vakfettiği sevgilisi Azerbaycan’a kavuşmadan, sonsuz yolculuğa çıkmanın hüznü içindedir…

Kalplerimiz yanıyor, göz yaşlarımız bu yanmayı dindirmeye çalışıyor. Fakat heyhat, ne kalbimizin yanması duracak, ne de akan gözyaşlarımız…

Saat 22:50… Hıçkırıklar tutulamıyor…

Ağlıyoruz, büyük insanın ardından… Tabiat da bizimle beraber: gök tutamıyor gözyaşlarını, rüzgar bu zamansız ölüme isyan etmekte….

Fakat ne yapılsa, hepsi boş… 

Resulzade, artık dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmış bulunuyor. Yanımızda O’nun cansız vücudu. Ruhu, belki de sevgilisi Azerbaycan’a kavuşmuş. 35 yıllık ayrılık acısını dindirebilmek için, onun üzerinde dolaşmakta…

Arkadaşları, bu büyük Ölüye son vazifelerini yapmaya çalışıyorlar. Telgraflar, O’nun hemşerilerine ve dostlarına acı hakikati iletirken Ankara Radyosu 7 Mart günü 22:45 neşriyatında bütün dünyaya duyurmuş oldu…Artık onu tanıyan ve bilen her insan hüzün içindedir.

Bizler acımızı gözyaşlarımızla hafifletmeye çalışıyoruz.  Ya Resulzade’nin öz yurdunda esir yaşayan milleti ne yaptı?.. Onun uğrunda akıtılacak bir damla yaşın ölüm getirebileceğini bilen o bahtsız millet ne yaptı? Bari, karanlık gecelerde olsun ağlayabilmek, yanan kalbini serinletebilmek imkanını bulabildi mi?

8 Mart 1955, Ankara’nın Hacı Bayram Camiindeyiz. Resulzade’nin musalla taşında duran tabutu başında arkadaşları, hemşerileri ve dostları saygı nöbeti tutmaktalar. Saat 12:30’a yaklaşmaktadır.


Cenaze merasimine iştirak etmek üzere; O’nun dostları ve hemşehrileri Hacı Bayram Camii’ne gelmekteler. Anadolu’lu kardeşlerimiz de cenaze merasimine bir kıt’a polis göndererek Azerbaycanlı kardeşlerinin büyük acısını paylaşmaktalar. Ankara Valisi Sayın Kemal Aygün de gelmiş bulunuyorlar…



Saat 12:30’da cenaze namazının kılınmasını müteakip cenaze alayı ağır ağır hareket etti.
Cenaze alayının en önünde Azerbaycan Kültür Derneği, İdil-Ural Türkleri, Cafer Seyidahmet Kırımer, Kırım Türkleri Yardımlaşma Derneği, Milli Kütüphane, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Kütüphaneciler Derneği, Karslı Yüksek Tahsil Talebelerine Yardım Derneği, Azerbaycan Kültürünü Yaşatma Derneği, Atamanlar-Araslılar Ailesi, İstanbul’daki hemşehrileri, Sandro ve Gürcü dostları, İstanbul’daki arkadaşları, Mehmet Sadık Aran, Ankara Türk Ocağı, Hür Polonyalılar ve Ankara Eski Polonya Sefiri, Türkistan Milli Birliği, Gazeteciler Cemiyeti, Polonyalı dostları, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Zafer gazetesi, Emlak ve Kredi Bankası, Hakimiyet gazetesi tarafından gönderilen çiçekler bulunuyordu.

Çelenkleri takiben polis kıtası, polis kıtasından sonra merhumun tabutu ve tabutun arkasında da Merhumun eşi, dost ve hemşehrileri yer almıştı.

Tabut, Ankara Adliye Sarayı önüne kadar eller üstünde taşınarak burada cenaze arabasına konuldu. Cenazeyi hamil araba en önde olmak üzere, Asri Mezarlığına doğru taksilerle hareket edildi.




Asri Mezarlık önünde tabut arabadan alınarak Merhumun makberine kadar yine eller üstünde taşındı. Ankara Asri Mezarlığının 156 ada 12 parsel numaralı kısmında açılan makber yanına konuldu, gözyaşları arasında tedfinine başlandı.

Resulzade’nin dünyada kalmış olan et ve kemikten ibaret vücudunu, Türklüğün kıblegahı Ankara’nın mukaddes toprağı, en aziz misafirim diyerek bizden alırken, Türklüğü ile, Azerbaycan’ı ile, Kafkasya’sı ile davası ve insanlığı ile gözlerimizin önünde daima canlı duran metin, azimkar, güler yüzlü, idealist Resulzade’yi kalplerimize gömüyorduk.



Şimdi, kalplerimizde yaşayan Resulzade ile Ankara toprağında misafir olarak yatan Resulzade’nin, hür Azerbaycan’da abideleşerek Türklüğün ikinci bir ziyaretgahı olacağı günün çok yakın olduğunu görmek, O’nun ölümünden mütevellit acımızı hafifletecek yegane tesellimizi teşkil etmektedir. 

(Yazının devamında konuşmalar yer almaktadır) 

KURBAN BİTER 


 Azerbaycan dergisi, Mart 1955 





1 yorum:

  1. Yüce Tanrı mekanını cennet etsin. Rahmet, saygı ve şükran duyguları ile anıyorum.

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara