4 Kasım 2014 Salı

Donbass için eski "reçete"

Ukrayna’da yapılan genel seçimlerin ardından ülkenin doğusundaki Rusya destekli ayrılıkçılar da  “seçim” sahnesi düzenledi. Hiçbir yasaya dayanmadan,  silahların gölgesinde, çoğu yerde sandık bile kurmaksızın sokak ortalarında konulan karton kutulara her hangi resmiyet taşımayan “pusulaları” atmak suretiyle düzenlenen 11 Mayıs’taki  “bağımsızlık referandumu”nun bir benzeri daha yapıldı.

Halk iradesi mi? 
2 Kasım’da “parlamento ve başkanlık seçimleri” düzenleyen sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve sözde Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin bu girişimi Kiev tarafından  “suç”, Washington tarafından “düzmece”, Moskova tarafından  “halk iradesi”  şeklinde değerlendirildi. Bu “sirk”, “düzmece” veya bu “halk iradesi” yakın günlerde retoriğe ve tarafların atacağı adımlara nasıl yansıyacak -  kesin bir söz söylememekle birlikte, gerilimin yükseleceğini tahmin etmek zor değil…
Şüphesiz, Donetsk ve Lugansk vilayetlerinin ayrılıkçıların kontrolünde olan bölgelerinde yapılan “seçim”in yasal dayanağı yok. Gerçi Moskova ve ayrılıkçılar Minsk protokolüne atıfta bulunuyorlar, ama bir, Minsk protokolü seçim yapılmasına olanak sağlayan hukuki belge değil, siyasi anlaşmaydı ve aslında imzalandığı günden ayrılıkçıların “bağımsızlık” hedefini sürdüreceklerini açıklamasıyla kadük bir anlaşmaydı. İkincisi,  söz konusu protokolde sözde “parlamento ve başkanlık” seçimlerinin yapılması öngörülmüyordu,  Donbass’da ayrı-ayrı bölgelerde (ayrılıkçıların kontrolündeki bölgelerde) geçici olarak yerel yönetimlerin belirlenmesini, yani bu bölgelere özel statü verilmesini öngören yasanın kabulünü, ardından bu yasa çerçevesinde yerel seçimlerin yapılmasını öngörüyordu.   Kiev, yasa onaylanmadan önce seçimlerin 7 Aralık’ta yapılabileceğine işaret etmişti. Gerçi “özel statü” yasasının kabulündeki gecikmeler nedeniyle 7 Aralık’ta seçim yapılması mümkün görünmüyordu – Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko yasayı 16 Ekim’de imzalamıştı, yani yasalar gereği seçimler en erken 16 Aralık’ta  yapılabilirdi - ancak her halükarda Kiev’in ayrılıkçıların kontrolündeki bölgelere özel statü verme ve seçimler yapma iradesi parlamento kararıyla tescillenmişti. Ayrılıkçılar ise daha Minsk protokolünün imzalandığı gün “özel statü”yü kabul etmediklerini, “bağımsızlık” hedeflerinin devam ettiğini söyleyerek Kiev’de kabul edilen kararların kendileri için geçerli hüküm niteliğinde olmadığını bildirmişlerdi.  Dolayısıyla, ayrılıkçıların düzenlediği “seçimin” geçerli hukuki dayanağı mevcut değil…
Ama bu,  Moskova’nın askeri, siyasi ve mali desteğine sahip olan ayrılıkçıların bölgedeki statükoyu bir kez daha “tescil” etmelerine engel olmadı. Seçmen listeleri nasıl oluşturuldu, kaç sandık açıldı, kaç kişi seçime katıldı, seçimi kim kontrol etti, kim ne kadar oy aldı, açıklanan rakamlardaki tutarsızlıklar neden kaynaklanıyor – bunlar, bir seçim için önemli, ama hiçbir meşruiyeti olmayan  bir “seçim” için gereksiz detaylar. Ayrılıkçıların bu konuda yaptığı açıklamaların, ettiği “yeminlerin” her hangi siyasi analiz değeri yok. 
Dünyada eşi olmayan “seçim”…
Moskova,  Donbass’daki bu “seçimlerle” Ukrayna’daki gerilimin bitmesinden değil, sürmesinden yana olduğunu sergiledi.  Kremlin’e, gerilimi yeni bir safhaya taşımak için kendisinin “atadığı” Dmitri Zaharçenko’yu Donetsk’de, İgor Plotnitski’yi Lugansk’ta “başkan” ilan edecek bir “halk iradesi” gerekiyordu. Sandıklarda oy karşılığı dağıtılan,  altyapısı tamamen darmadağın olan bölgede neye yarayacağı belli olmayan sosyal yardım kartlarıyla; Rusya’dan gelecek insani yardımdan pay vaatleriyle; artık açlığın eşiğine gelen insanlara sandıkların önünde  oy kullanma karşılığında 1 Grivnaya satılan soğan, lahana, havuç, patates keseleriyle;  “oy verilen pusulaların doğruluğunu” kontrol eden “Kalaşnikof”lu “sandık görevlileriyle”  bu “halk iradesi” görüntüsü oluşturuldu ve Rusya televizyonlarıyla “dünyaya gösterildi”.  “Halk iradesi”ni gösterme arzusu o kadar güçlüydü ki, hatta internet üzerinden de “oy kullanıldı” ve dünyada eşine rastlanmayan sonuç elde edildi: ayrılıkçıların “Merkezi Seçim Komisyonu” resmi olarak 3,5 milyon seçmenin kayıtlı olduğu, nüfusunun en az yarısı çatışmalar yüzünden evini bırakıp kaçan Donetsk vilayetinde 5,6 milyon seçmenin oy kullandığını duyurdu. “Seçimin uluslararası meşruiyeti” de düşünülmüştü tabi – Kırım’daki sözde referandumun “demokratikliğini tescil eden”  sözde “AGİT gözlemcileri” – Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan, İtalya, Avusturya gibi ülkelerden davet edilen aşırı milliyetçi birkaç isim Donbass’daki “seçimde” de görev başındaydı…  
Rusya için ayrılıkçılar kim?
Ama konunun en tehlikeli kısmı bu olanlar değil, olacaklar, daha doğrusu, tahmin edilenler. Ukrayna krizini ve Kremlin’in davranışlarını yakından takip eden çoğu uzman Rusya’nın çok yakın zamanda Donbass’daki “halk iradesi”ni kullanarak Ukrayna’nın doğusuna müdahaleyi genişleteceğini tahmin ediyor. Müdahalenin genişletilmesinden kasıt, Rusya’nın “Novorossiya” diye tabir ettiği güneydoğu Ukrayna’yı kendi topraklarına katması değil. Moskova’nın niyeti Donbass’ta Kırım senaryosu uygulamak değil, Abhazya, Güney Osetya senaryosu uygulamak.  2 Kasım’da yapılan “seçimler” Donbass’ın Transdinyester, Abhazya, Güney Osetya, Dağlık Karabağ gibi tanınmamış ayrılıkçı “cumhuriyetler” sırasına katılması yönündeki planlı faaliyetin bir parçası.
Bu tahminin ne kadar gerçek olup-olmadığını Kremlin’in yakın günlerdeki davranışı belirleyecek – zira Moskova henüz Donbass’daki “seçimleri” “halk iradesi” olarak kabul ettiğini açıklasa dahi, sonucu  nasıl tanıdığını ifade etmiş değil. Rusya Dışişleri Bakanlığının açıklamasında “Donetsk ve Lugansk bölgelerinde seçimler organize şekilde, yüksek katılımla gerçekleşti. Biz, güneydoğu sakinlerinin iradesine saygı duyuyoruz. Seçilmiş temsilciler bölgede normal yaşamın geri getirilmesine ilişkin pratik görevleri yerine getirmek için onay aldı” deniyor. Açıklama şu cümlelerle devam ediyor: “Gerçekleşen seçimler dikkate alınarak Ukrayna’nın merkezi yönetimi ile Donbass yöneticileri arasında Minsk’te elde edilen anlaşmalar bazında kalıcı diyalogun geliştirilmesi için adımların aktif adımların atılması çok önemlidir. Moskova, uluslararası partnerleri ile birlikte bundan sonra da Ukrayna’daki krizin çözümüne katkıda bulunmaya hazırdır”.
Açıklamadan da görüldüğü üzere, Rusya henüz Donbass’daki ayrılıkçıları nasıl tanıma yönünde bir tavır belirlemiş, ya da sergilemiş değil. Rusya için ayrılıkçılar kim - Ukrayna vatandaşları mı, bağımsız bir ülkenin vatandaşı mı? Moskova’ya göre Donbass nedir şimdi – Ukrayna toprağı mı, bağımsız bir devlet mi? Ayrılıkçılar kim – Ukrayna vatandaşları mı, bağımsız mı? Ukrayna vatandaşlarıysa, Rusya hangi halkın “iradesine” saygı duyuyor? Bağımsız ülkenin vatandaşlarıysa, Moskova neden “Ukrayna’nın merkezi hükümeti ile Donbass yöneticileri arasında diyalog” ihtiyacı duyuyor, “Novorossiya”yı tanıması gerekmiyor mu?
Rusya henüz bu soruların cevabını vermiş değil ve büyük olasılıkla, süreci bir süre bu belirsizlikle götürmeye çalışacak. Büyük jeopolitik oyununu sürdürmek için Donbass'daki figuranları, Ukrayna’ya baskıyı sürdürmek için  ise bu  figuranlar aracılığıyla oluşturduğu “halk iradesi”ni kullanacak, ancak  “Donetsk Halk Cumhuriyeti” ve “Lugansk Halk Cumhuriyeti”ni tanımayacak.  Sürecin sonrasını Kiev ve uluslararası toplumla pazarlıklar belirleyecek.  İstediğini alamaması durumunda Moskova’nın bir sonraki adımı ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeleri “bağımsız devlet” olarak tanımak olacak.  Ya da “seçilmiş ve meşru” yönetimlerin çağrısı üzerine “halk iradesi”ne “yardıma koşmak” – yani şimdiye kadar gizli yaptıklarını aşikar ve daha şiddetle yapmak…
Batı şimdilik Moskova’nın adımlarına yaptırım tehdidi ile tepki veriyor. Ancak tecrübe, bu yaptırımların Rusya’yı Ukrayna planlarından vazgeçirecek kadar etkili olmadığını gösteriyor. Çünkü birincisi, ABD ve Avrupa’nın yaptırımların kapsamı, şiddeti, süresi konusundaki görüşleri tam olarak örtüşmüyor. İkincisi, hatta örtüşse bile, şimdiye kadarki tecrübe Batı’nın öngördüğü yaptırımlarla Putin’i pozisyonundan geri adım atmaya zorlamanın mümkün olmadığını gösteriyor. Evet, bu yaptırımlar Rusya ekonomisini zora sokuyor, Rusya vatandaşlarını kemerleri sıkmaya zorluyor, rubleyi sallıyor, ama Putin’i Ukrayna’daki planlarından vazgeçiremiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara