14 Mart 2014 Cuma

Kırım Rusya olursa?

20.yüzyılda Stalin zulmüne maruz kalan ve son 20 yılda geri döndükleri ana vatanlarında hak mücadelesi veren Kırım Türklerini dikkate almadan  bir Kırım analizi yapılamaz. Özellikle son yaşanan gelişmeler ışığında Kırım Tatarlarının çok ciddi faktör olarak öne çıktığı artık her kesce görülen bir gerçek.





Kırım Tatarları neden önemli?

Kırım yarımadasında Ukrayna’nın bütünlüğünü organize şekilde ve koşulsuz destekleyen tek güç en iyimser rakamlarla nüfusun %14’nü oluşturan Kırım Tatarları. Ne nüfusun %24’nü oluşturduğu söylenen Ukraynalılar, ne de Rusya’nın işgal için gerekçe gösterdiği “korunmaya muhtaç” çoğunluk olan Ruslar Kırım Tatarları kadar organize, Kırım Tatarları kadar siyasi bilinci gelişmiş değil. Demokrasi kültürü konusunda kıyaslamaya bile gerek yok – Kırım Tatarları sadece Ukrayna’da değil, eski Sovyet mekanında onca haksızlığa rağmen insan hakları, demokrasi için kansız, ancak ilkesel ve sürekli mücadeleyi benimsemiş çok az sayıdaki halklardan. Ne Ukraynalılar, ne Ruslar Kırım Tatarları kadar hak mücadelesinin yöntemlerini biliyor.

İşte bu nedenlerden dolayı Kırım Tatarları hem onur sınavı ile karşı-karşıya kalan Ukrayna için, hem de Kırım’da nihai zafer için Kırım Tatarlarını ikna etmesi gereken Rusya için çok önemli faktör. Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile görüşme için bizzat Putin’in kendisinin devreye girmesi bu önemin göstergesi. Rusya, Kırım Tatarlarını ikna etmeden Kırım’da rahat edemeyeceğinin farkında. Bu,  sadece Kremlin’in propaganda araçlarının pompaladığı gibi “İslamcı-radikal harekat” veya ikinci Çeçenistan endişesi değil. Hiç kuşkusuz, bu faktör de var – zira son dönemde Kırım Tatar Milli Meclisinin onayı ve iradesi dışında bazı radikal eğilimli gruplar da oluşmuyor değil. Ancak onların sayısı önemsenecek kadar fazla değil ve daha da önemlisi, Kırım Tatar halkının ve Kırım Tatar diasporasının desteği bu grupların değil, Meclisin arkasındadır.  İşte Rusya’nın asıl endişe ettiği gerçek de bu. Moskova, kendi kontrolü altında olan topraklarda kendi kontrolü dışında bir organize güç olmasını istemiyor. Son yıllarda Moskova ve Ukrayna’daki Moskova yanlısı iktidar Kırım Tatarlarının bu birlikteliğini bozmak için çok hamleler yaptı, çeşitli görev, mevki, yetki teklifleriyle Meclis’i bölme girişimlerinde bulundu, ancak pek başarılı olamadı. Şimdi – Kırım’ın kaderine karar verilen bugünlerde ise Putin Ukrayna’nın onurunu koruyan en önemli gücü - Kırım Tatarlarını bütün olarak yanına çekmeye çalışıyor. Bu, maksimum hedef. Minimum hedef ise şimdiye kadar ulaşılmaz görünen vaatlerle Kırım Tatarlarının en azından bir kısmının kafasını bulandırmak ve Kırım Tatarlarını bölmek…

Vaatler…

Peki ne vaat ediyor Rusya Kırım Tatarlarına?  Kırım Parlamentosunun 11 Mart’ta aldığı karara bakılırsa, Kırım Tatarlarının ana vatanlarına döndükten sonra talep ettiklerinin tamamını ve hatta daha fazlasını. Parlamentonun kararına göre, Kırım Cumhuriyetinin yeni Anayasasının kabul edilmesiyle birlikte Kırım Tatarcası Rusça ve Ukraynaca ile birlikte resmi dil statüsü alacak. Yine karara göre, Kırım Parlamentosunda Tatarlara %20 oranında kota ayrılması, il, ilçe, kent yönetimlerinde Kırım Tatarlarının temsilciliğinin Anayasa ile garanti altına alınması öngörülüyor. Ayrıca, Kırım Tatarlarının Kurultayının ve kurultayda oluşturulan kurumlar – yani Meclis’in resmen  tanınması vaat ediliyor. Kırım’a dönen Tatarların yerleşmesi için bir yıllık ve beş yıllık planların kabulü, Kırım Tatarlarının her türlü hukuki, organizasyonel,  finans ve toprak sorunlarının çözülmesi, Kırım Tatarcasıyla eğitim veren ilk, orta ve yüksek eğitim kurumlarının ve yayın yapan medya kuruluşlarının geliştirilmesi, eski yer adlarının kullanılması da vaatler listesinde. Ve bütün bunların yanı sıra, Kırım Tatarlarına başbakan yardımcılığı da dahil, kabinede 10 yer verilmesinden bahsediliyor.

…Ne kadar gerçekçi?

Vaatler çok büyük. Hatta ilk bakışta vazgeçilmeyecek kadar büyük. Gurur okşayıcı. Önemli. Peki ne kadar gerçekçi? Krizden doğan fırsat mı, yoksa Kremlin’in klasik kandırma yöntemi mi? Büyük olasılıkla, ikinci ve Kırım Türklerinin büyük çoğunluğu da haklı olarak bu düşüncede…

Her şeyden önce 70 yıl önce yaşadıkları acı ve mezalim Kırım Türklerinin Rusya’ya güvenmemesi, güvenememesi için oldukça ciddi bir gerekçe. Öte yandan, Rusya’nın özellikle son yıllarda kendi sınırları içerisinde yaşayan azınlıklara bakış açısı çok da iç açıcı değil. Ancak Rusya’nın Kırım Türklerine sunduğu vaatlerin gerçekçi olmamasının nedenleri sadece bunlar değil.

Öncelikle, açıklanan vaatler büyük oranda Kırım’ın mevcut statüsü için geçerli olabilecek vaatler.  11 Mart’ta kabul edilen bağımsızlık bildirgesi ve Pazar günü yapılacak referandum Kırım’ın mevcut statüsünün köklü şekilde değiştirilmesini öngörüyor.
Özellikle de Kırım “bağımsız” bir devlet olarak Rusya’ya başvurur ve Rusya bu başvuruyu kabul ederse, yarımadadaki mevcut siyasi sistemin tamamen değişmesi gerekiyor. Kırım parlamentosunun başkanı Vladimir Konstaninov, parlamenter cumhuriyet olarak Rusya’ya bağlanacaklarını söylüyor, ancak bu, mevcut Rusya kanunlarına göre  mümkün değil.  Rusya Anayasasının 5. Maddesine göre, tüm federe birimler kendi aralarında ve federal merkezle ilişkilerinde eşit haklara sahipler.  Rusya’da parlamentonun yetkilerinin validen ve bölgesel hükümetlerden geniş olduğu – yani parlamenter bir cumhuriyet yok.  Dolayısıyla, Kırım’ın Rusya’ya parlamenter bir cumhuriyet olarak bağlanması mümkün değil.

Kırım Anayasasına göre hükümeti Kiev’in onayı ile parlamento seçiyor. Bunun yanı sıra, Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım’da temsilcisi bulunuyor. Kırım Rusya idaresine geçerse, Rusya siyasi sistemine göre, “birinci kişi”nin Vali veya Cumhurbaşkanı olması, onun da ya bölge halkı tarafından, ya da Rusya Devlet Başkanının onayı ile yerel parlamento tarafından seçilmesi gerekiyor.

Mevcut Kırım parlamentosunun görev süresi 2015 senesinde sona ediyor. Rusya’ya birleşme kararı verilirse, parlamento görevine devam mı edecek, yoksa yeni Anayasa kabul edilip yeni parlamento mu seçilecek, belli değil. Öte yandan, devam etsin-etmesin, Kırım Rusya’ya birleşirse, bu bölgedeki partilerin faaliyetini durdurması gerekecek. Çünkü Rusya yasalarına göre, bölgesel partiler yasak. Partilerin faaliyet gösterebilmesi için Rusya Federasyonunun birimlerinin en az yarısında kendi şubelerini oluşturmaları ve kayıt altına aldırmaları gerekiyor.  Kırım Tatarlarının parlamentoya girmek için adaylıklarını öne sürdükleri Ukrayna Halk Hareketi (Narodnıy Ruh Ukrainı) Partisinin Rusya’nın federe birimlerinin yarısında teşkilat kurması imkansız. Kırım Tatarlarının kendi partilerini kurması ve Rusya’nın bölgelerinin yarısında teşkilat kurması daha da imkansız. Dolayısıyla, Kırım Tatarlarına verilen %20’lik kota sözü her anlamda bir  önem arz etmiyor. Öte yandan, Kırım Rusya’ya bağlanırsa, Kırım Tatarlarının parti kurmayı bir tarafa bırakalım, seçime katılmaları bile imkansız. Çünkü Rusya kanunları, ikinci vatandaşlığı bulunan kişilerin seçime katılmasını yasaklıyor. Kırım Tatarlarının ise Ukrayna vatandaşlığı  bulunuyor. Kırım Tatarları gönüllü şekilde Ukrayna vatandaşlığından vazgeçmeyeceğine ve Rusya da bunu zorla gerçekleştiremeyeceğine göre, durum ortada: Kırım Tatarlarının siyasi sistemde yer alma şansı bile olmayacak. Rusya’nın mevcut sisteminde her hangi federe birimin Başbakan Yardımcısının fonksiyonunun olmadığını söylemeye ise gerek bile yok.
Kırım Tatar Kurultayının ve Kırım Tatar Milli Meclisinin resmi temsil organı olarak tanınması da Rusya kanunlarına göre imkansız ve Kremlin’in merkezci-manüel bölgesel politikasına aykırı.
Özetle, Kırım Tatarlarını Rusya içerisinde hiç de Putin’in vaat ettiği gibi “mutlu gelecek” beklemiyor…
Peki ya Kırım 1992 Anayasasına dönüş yapmış “bağımsız” bir devlet olursa?  Sonuç pek fazla değişmeyecek – hangi haklar vaat edilirse edilsin, dünyadan izole olmuş, sadece Rusya ile ilişkisi bulunan bir Kırım, ne Tatarlara, ne de orada yaşayan diğer halklara iyi bir yaşam, iyi bir gelecek sunamaz….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara