23 Haziran 2014 Pazartesi

AB-Rusya çatışmasında yeni dönemeç

1403527643_69828.jpgRusya’nın Batı ve yakın komşuları ile ilişkilerini bozma hesabına eski Sovyet mekanını kontrol altında tutma çabalarına rağmen bu hafta sonu Ukrayna, Moldova ve Gürcistan Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasına imza atacak. Geçtiğimiz kasım ayında Ukrayna’nın son anda anlaşmayı rafa kaldırmasıyla büyük şok yaşayan Avrupa Birliği, takvimleri hızlandırarak ve eksiklikleri görmezden gelerek 3 eski Sovyet ülkesiyle birden anlaşma imzalayarak önemli bir hamle yapmayı planlıyor.

Mart ayında anlaşmanın siyasi kısmına katılan Ukrayna, 27 Haziran’da Brüksel’de ekonomi bölümünü de imzalayarak serbest ticaret ve ortaklık anlaşmasının imza prosedürünü tamamlamış olacak. Moldova ve Gürcistan ise geçtiğimiz sene kasım ayında paraf ettikleri ortaklık ve serbest ticaret anlaşmasının tamamını imzalayarak dış politika eksenini belirleme yönünde önemli bir adım atacak.
Ukrayna’nın imzayı atmaktan başka şansı yok
Avrupa Birliği ile serbest ticaret ve ortaklık anlaşması şimdilik Ukrayna’ya Kırım’ı kaybetmeye ve Donbass bölgesinde savaşa mal oldu. Geçtiğimiz sene AB ile Rusya arasında yaşanan bölgesel nüfuz savaşı Moskova’nın taktik zaferi ile sonuçlandı. Kasım sonunda Vilnius’ta düzenlenen Doğu Ortaklığı zirvesinde Ukrayna’nın AB ile ortaklık anlaşmasını imzalaması beklenirken, Rusya’nın baskıları sonucu Yanukoviç iktidarı hazırlık sürecini durdurduğunu açıklayarak Batı’yı hayal kırıklığına uğrattı. Yanukoviç, tüm ısrarlara rağmen anlaşmayı imzalamadı ve aralık ayında Rusya’dan siyasi-ekonomik yardım vaadi alarak süreci ertelemeye çalıştı. Ancak sonuç itibari ile Yanukoviç’in iktidarı, Ukrayna ise Kırım’ı kaybetti. Buna rağmen, Kiev yönetimi martta AB ile ortaklık anlaşmasının sembolik önem arz eden siyasi kısmını imzaladı. Rusya ise buna cevaben Kırım’ı işgal etmekle kalmadı. Moskova, Ukrayna’yı istikrarsızlığa iten oldukça tehlikeli politikalarını Donbass bölgesinde sürdürdü ve halen sürdürüyor. Öte yandan, Rusya, Ukrayna’yı doğalgaz sınavı ile tehdit ediyor. Hiç kuşkusuz, amaç, AB ile serbest ticaret ve ortaklık anlaşmasının çok büyük önem arz eden ekonomi kısmını imzalamayı engellemek.  Ancak Ukrayna artık öyle bir noktada ki, AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamaktan başka şansı yok. Dolayısıyla, Kiev, Cuma günü AB ile derinleştirilmiş serbest ticaret ve ortaklık anlaşmasını imzalayacak.
Gürcistan’da tereddüt yok
1403527748_f4a6b69f21e5910a655f96d6bae29e02e9e99b1e.jpgGürcistan’ın imzaları atması konusunda her hangi tereddüt yok. 2008 senesinde topraklarını kaybetme bahasına olsa dahi Rusya’nın etkisinden büyük ölçüde kurtulmayı başaran Gürcistan’da AB ile ortaklık anlaşmasına ve genel olarak ülkenin Batı’ya entegrasyonuna karşı olanların sayısı dikkate alınmayacak kadar az. Hem ülke iktidarı, hem de Batı’ya entegrasyonun mimarı olan  Saakaşvili liderliğindeki ana muhalefet, hem diğer siyasi partiler ve harekatlar, hem de STK’lar ve medya AB ile ortaklık ve serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasından yana. Hakkındaki “Rusya yanlısı” iddialarına rağmen, göreve geldiği günden itibaren Gürcistan’ın yönünün Batı’ya doğru olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ve iktidardaki Gürcü Hayali koalisyonu şimdilik bu sözüne sadık. Saakaşvili’nin başlattığı AB ile ortaklık sürecinin oldukça kritik aşamasında – paraf kısmında Margvelaşvili’nin imzası bulunuyor. Ortaklık ve serbest ticaret anlaşmasını ise Gürcistan’ın genç Başbakanı İrakli Garibaşvili imzalayacak. Garibaşvili, tarihi gün öncesinde yaptığı açıklamada 27 Haziran’dan itibaren AB ile Gürcistan arasındaki ilişkilerin tamamen yeni ve çok önemli  aşamasının başlayacağını söyledi. Gürcistan Başbakanı, ortaklık anlaşmasının AB ile Gürcistan arasındaki işbirliğinin nihai hedefi olmadığını, Avrupa’ya entegrasyonun Gürcistan’ın hem iç, hem dış politikasının temel taşı olduğunu vurguladı: “Ortaklık süreci oldukça çok çaba ve geniş kapsamlı reformlar gerektiren bir süreç. Biz bu yönde çabalarımızı güçlendirmeye hazırız. Henüz özgür, tek ve barışçıl Avrupa projesi gerçekleşmiş değil. Biz tek, güçlü ve başarılı Avrupa Birliğinin bu amaca ulaşmak için aktif rol oynayacağına inanıyoruz. Halkımızın yüzde 85’i ve bütün siyasi partilerimiz Gürcistan’ın Avrupa tercihini destekliyor”.
Moldova, Rusya’nın tehdidine rağmen imza atacak
1403527709_pr20131129121813.jpgAvrupa Birliği’nin Doğu Ortaklığı programının en başarılı ülkesi Moldova’da ise durum farklı. Gerçi Kişinev’in 27 Haziran’da AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamaktan vazgeçme olasılığı çok düşük, ama Gürcistan’dan farklı olarak bu durumun Moldova için riskleri çok daha büyük.
Moldova, 12 Ocak 2010’da başlattığı AB’ye entegrasyon projesinde önemli mesafe kat eden bir ülke. Doğu Ortaklığı programına dahil olan 6 ülke içerisinde AB’ye en çok uyum sağlayan Moldova. Moldova, sağladığı uyum nedeniyle AB’den vize muafiyeti “ödülü” alan tek eski Sovyet ülkesi. Ancak Moldova yönetimi bununla yetinmek niyetinde değil ve özellikle liberal-demokratlar ülkenin entegrasyon çabalarının yakın 5-7 sene içerisinde AB’ye tam üyeliğe dönüşmesini istiyor. Ve işte bu “özel” durumuyla da Moldova Rusya’nın hedef tahtasında yer alıyor.
Ukrayna krizi ve Moskova’nın Transdiyester’le Gagauz Özerk Cumhuriyeti üzerindeki etkisi Moldova’nın durumunun hassasiyetini katbekat artıyor. Öte yandan, Avrupa Birliği’ne entegrasyon konusunda Gürcistan’da mevcut olan toplumsal uzlaşmayı Moldova’da görmek mümkün değil. Ülkede iktidarda bulunan liberal demokratlar AB’ye entegrasyonu desteklerken muhalefet Rusya’nın patronajlığı altındaki Gümrük İttifakı ve Avrasya Birliği’ne üyelikten yana. Ülkenin ayrılıkçı bölgesi Trans Dinyester zaten Rusya’nın kontrolünde. Ülkenin güneyindeki Gagauz Özerk Cumhuriyeti ve Moldova’nın Kişinev’den sonraki ikinci büyük kenti olan, Rusların çoğunlukta olduğu Beltsı’da da Rusya’nın etkisi çok yüksek.
Birkaç sene önce Moldova’da halkın %75’i AB’ye entegrasyonu destekliyordu. Son dönemde ise en iyimser tahminlere göre, bu rakam %44 ila %50 arasında. AB’ye entegrasyon taraftarlarının sayısının azalmasında hiç kuşkusuz, Ukrayna krizi ve Rusya’nın saldırgan tutumu çok etkili. Moldovalıların bir kısmı, Ukrayna’nın kaderini yaşamaktan endişe ediyor.  AB ile ortaklığı savunan iktidardaki liberal demokrat koalisyonun ülkedeki ekonomik sorunların çözülememesinden dolayı düşen reytingi de Batı’ya entegrasyon taraftarlarının sayısındaki azalmanın bir başka nedeni. Öte yandan, AB’ye entegrasyon propagandasının her gün ekranlardan Moldovalıların evlerine giren Kremlin propagandası karşısında çok yetersiz olduğu bir gerçek. AB’ye entegrasyon sürecinin başlamasıyla birlikte ekonomik sorunların çözülmeyeceğine, tam tersi, artacağına ve Moldova’nın yeni sorunlarla karşılaşacağına ilişkin uyarı-tehdit içeren Kremlin propagandası Moldovalıların bir kısmını Batı’nın vaatlerinden daha fazla etkilediği çok açık…
1403527802_moldova3.jpgMoskova, sadece Transdinyester ve Gagauz gibi siyasi kozlarla yetinmiyor, Kişinev’i hem de ekonomik yaptırımlarla tehdit ediyor. Kremlin, Moldova’nın ortaklık ve serbest ticaret anlaşmasını imzalayacağı takdirde Rusya ile ticaretteki imtiyazlarını kaybedeceğini bildiriyor. Yani, Moldova pazarı Avrupa ürünlerine açıldığı andan itibaren Rusya pazarı Moldova ürünlerine kapanacak. Öte yandan, Moskova, Kişinev’in 27 Haziran’da Brüksel’de imzaları atması durumunda Rusya’da çalışan Moldovalıları geri gönderme tehdidinde bulunuyor. Rus ve Moldova basınında yer alan haberlere göre, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Grigori Karasin haziran ayının başında Kişinev ziyareti sırasında Moldova yönetimine bu iki konuyla ilgili uyarılarda bulundu.  Karasin’in Kişinev’le Brüksel arasında imzaların atılması durumunda Rusya’daki 700 bin Moldovalıdan 267 bininin sınır dışı edileceğini söylediği bildiriliyor. Geri kalan Moldovalılara ise Rusya tercih sunacak: “ya evinize dönün, ya da Rusya vatandaşlığını kabul edin”.
Moldova her ne kadar hem AB ile ortaklığı, hem de Rusya ile ticari ilişkileri sürdürmeye hazır olduğunu bildirse dahi, Ukrayna tecrübesi bunun mümkün olmadığını gösteriyor. Rusya, diğer eski Sovyet ülkeleri gibi Moldova’dan da kesin tercih talep ediyor.
Ve Moldovalı uzmanlara göre, kaybı ne olursa olsun, Kişinev kesin tercihini AB’den yana yapacak. Taraftarlarının sayısının azalmasına rağmen, Moldova’nın da Gürcistan’la birlikte Cuma günü Brüksel’de derinleştirilmiş serbest ticaret ve ortaklık anlaşmasına imza atacağına kesin gözle bakılıyor. Moldovalı analistlere göre, AB ile ortaklık anlaşması bu ülkede Ukrayna’daki gibi savaşla sonuçlanmayacak – zira artık de-fakto ablukada kalan Transdinyester bile ekonomik çıkarlarının AB ile ortaklık anlaşmasında olduğunun farkında. İddialara göre, bunda Ukrayna’nın yeni Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun etkisi büyük – Transdinyester’deki işletmelerin büyük çoğunluğunda Poroşenko’nun hatırı sayılır hisselerinin olduğu biliniyor.  Ayrıca, Moldova gibi, Transdinyester’in de doğalgaz teçhizatı Ukrayna üzerinden sağlanıyor. Ukrayna Cumhurbaşkanının bu faktörleri kullanarak Transdinyester yönetimini anlaşmaya karşı çıkmamaya ikna ettiği de iddialar arasında…
Süreç nasıl işleyecek?
1403527859_yurij-lyanke-iraklij-garibashvili-angela-merkel-arsenij-yacenyuk-64917889.jpgDolayısıyla, 27 Haziran günü AB’nin 3 eski Sovyet ülkesi ile serbest ticaret ve ortaklık anlaşmalarını sonlandırması olasılığı çok yüksek. AB Komisyonundan bugün yapılan açıklamada, hazırlık sürecinin artık tamamlandığı bildirildi.  Dolayısıyla, 27 Haziran’da imzalar atılacak. Ancak bu imzaların atılması sürecin tamamlanması anlamına gelmiyor. Çünkü ortaklık anlaşmalarını Avrupa Parlamentosunun ve AB üyesi ülkelerin parlamentolarının onaylaması gerekiyor. Bu süre zarfında geçici uygulama söz konusu olacak. Geçici uygulama, AB ve ilgili ülkeler gereken prosedürleri yerine getirdikten sonra ikinci ayın ilk gününde başlatılacak.
AB komisyonundan yapılan açıklamada, bu anlaşmayla birlikte AB ile ilgili ülkeler arasında siyasi ve ekonomik ilişkilerin derinleşeceği, zamanla söz konusu ülkelerin AB’nin iç piyasasına entegrasyonunun gerçekleşeceği vurgulandı. AB Komisyonu, anlaşmaların imzalanmasının ardından üç ülkeyle derinleştirilmiş ve tam kapsamlı serbest ticaret bölgelerinin oluşturulacağının, söz konusu ülkelerde çok sayıda reformların gerçekleştirileceğinin altını çizdi.  Anlaşmanın imzalanmasının ardından AB ile söz konusu 3 ülke arasındaki en önemli işbirliği alanları reformlar ve ticaret olacak.  Ortak ülkelerde istikrar ve demokrasinin güçlenmesi de öncelikli işbirliği alanları içerisinde.
Ortak ülkeler ne kazanacak, ne kaybedecek?
AB, 3 ülkenin hükümet ve iş dünyasıyla reformların gerçekleştirilmesi, mal ve hizmetlerin standardının yükseltilmesi için işbirliği yapacak. Tüketici haklarının korunması, daha düşük fiyata daha yüksek kaliteli mal ve hizmet alımı, küçük ve orta işletmelerin daha büyük piyasalara erişiminin sağlanması, sağlıklı istihdam ve göç politikalarının uygulanması, sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması ve bu hizmetlere erişimin kolaylaştırılması, enerji kaynaklarının etkili kullanımı, yargı reformları, şeffaflığın arttırılması AB ile ortaklık anlaşmasının beklenen faydaları.  Öte yandan, malları AB standartlarına uygun olan ülkelerin AB  piyasalarına her hangi sınırlama ve özel tarife uygulanmadan girebilmesi söz konusu. AB komisyonu, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin hemen ardından ticaretin kolaylaşması ve standartların yükselmesiyle birlikte bu ülkelere yatırımların artacağını vaat ediyor. Ki, yabancı yatırımlar, kendi ekonomik kaynakları çok kısıtlı olan bu ülkeler için hayati önem arz ediyor.
1403527916_3250ef2cd767a7edfd5574c428bc91ddl.jpgBiraz daha netleştirecek olursak, AB’ye açılan bu pencere hemen olmasa dahi,  orta vadede bu 3 ülkeye ciddi ekonomik gelişme vaat ediyor. Örneğin, serbest ticaret anlaşmasıyla birlikte, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan Avrupa ürünlerini daha ucuza elde edebilecek ve bunun sonucunda gıda ürünlerinde %10’luk bir düşüş bekleniyor. Öte yandan, bu anlaşma, mal çeşitliliğinin artmasını sağlayacak. AB’nin oldukça sert standartları ve rekabet ortamında bu ülkelerde üretim kalitesi zorunlu olarak artacak. Ortaklık, gelecekte bu ülkelerin Avrupa bankalarından düşük faizli krediler alabilmesine olanak sağlayacak. Tehlikeli ürünlerin yasaklanması, cezaların arttırılması, vatandaşın bilgilendirilmesi yoluyla tüketici hakları daha çok korunacak. İş güvenliği, çevre güvenliği, gıda güvenliği zorunlu olarak artacak. AB’ye gidiş daha kolay ve daha rahat olacak. Bu ülkelerden AB’ye çalışma için giden insanlar ayrımcılığa maruz kalmayacak.
Ancak hiç kuşkusuz, AB ile ortaklık anlaşmasının bu ülkeler için riskleri ve olumsuz yönleri de yok değil. Birincisi, hem Ukrayna, hem Moldova, hem Gürcistan vatandaşları bir an önce bu ortaklığın faydasını görmek isteyecekler, ancak bu, mümkün değil. Hatta mümkün olmadığı gibi, yakın vadede durum daha da kötüye gidebilir -  çünkü özellikle Moldova ve Ukrayna’nın, AB ile anlaşmayı imzalamaları durumunda Rusya’nın ciddi ticari-ekonomik baskıları ile karşı-karşıya kalacağı çok açık.  Bu ülkelerde Rusya’nın verdiği zarar, AB’nin vereceği faydadan daha önce hissedilecek. Öte yandan, kısa vadede AB standartlarına uymayan işletmeler kapatılacak veya kapanmak zorunda kalacak ve bu da işsizlerin sayısında artışa neden olacak. Bu ülkelere vaat edilen yatırımlar gelinceye ve yeni iş yerleri açılıncaya kadarki süre ise tarih için kısa olsa dahi, insanların hayal kırıklığı yaşaması için yeterli olacak. Dolayısıyla, tercihini AB’ye entegrasyondan yana yapan ülkelerin hükümetlerinin oluşan hayal kırıklığını zararsız atlatmak için ekstra çaba sarf etmesi gerekecek. Ayrıca, adı “ortaklık” olsa dahi, imzalanacak anlaşmalar aslında AB’ye hak, ortak ülkelere ise taahhüt içeriyor. Bu ülkelerin AB’nin vaat ettiği imtiyazları elde edebilmeleri için çok ciddi reformlar gerçekleştirmesi gerekiyor.
Gönül Şamilkızı - TRT Türk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara